Son Dakika
Kağıthane’de Uyuşturucu Operasyonu
Kağıthane’de motosiklet yayaya çarptı
Kağıthane’de İETT otobüsünü parçalarken yakalandılar!
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Kağıthane’de 18 yaşındaki genç balerin odasında ölü bulundu
Sevgili okurum. Bu yazımızda, geçmişte ve günümüzde yaşanılan, komşu ve komşuluk ilişkilerine değinmeye çalışacağız. Bu konuyu, hemen her zeminde vurguluyor ve geçmişe özlem duygularımızı dile getiriyoruz. Önceki yazılarımızda olduğu gibi, bir takım örnekler vererek, mevcut ve gelecek nesillere, yaşanılan gerçekleri anlatmaya çalışıyoruz. Bu gerçeklerden hareketle, insani görevimizi yerine getirdiğimize inanıyoruz. Evet; toplum içindeysen, birlikte yaşama bilincine ulaşmış olmanız gerekiyor. Paylaşmayı bilmen gerekiyor. Saygıyı ve muhabbeti bilmen gerekiyor. İlgiyi, yardımlaşmayı, komşun ağlarken ağlamayı, gülerken gülmeyi, bilmen gerekiyor. Bireysel ve insani sorumluluğunu yerine getirmen gerekiyor. En önemlisi de, geçmişte yaşadığın olumsuz yaşam tarzları, iyi olmayan kötü huy ve adetleri, yerel yasa değil, geçerli olan evrensel davranış hukukuna riayet ve uyman gerekiyor. Bencillikten uzaklaşıp, çevrendekilere, saygın ve sevgini hissettirmen gerekiyor. Bu hatırlatmalardan hareketle, site veya apartman yaşamından örnekler vermeye çalışacağız. Sokakta, caddede, otobüste, metro büste, dolmuşlarda, tramvayda, metroda, kahvehanelerde, çay ocaklarında, aklınıza gelebilecek her sohbet ortamlarında, mevcut komşuluk ilişkilerin devamlı olarak eleştiririz. Komşuluk ilişkilerinden şikayetçi olur, eleştiririz. Serzenişte bulunuruz. Şöyle ki; Nerede kaldı eski komşuluklar. Ah eski komşu ve komşuluklar, geçmişte komşularla yaşanılan Bayramlar, o güzel anlar nerede kaldı nidaları, dilimizden eksilmez oldu. Bu özlem duyguları, geçmişte yaşanılan güzel komşulukları, bayramları bayram gibi yaşanmışlıkları dile getirmektedir. Büyük kentlere, Anadolu’nun çeşitli illerinden ve mecralarından gelen bireyler, büyük topluluklar oluşturmuşlar, bir şekilde, yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bu durum, doğal alarak, her birey ve toplumun yaşam hakkıdır. Kimse engel olamaz, hakkı da yok zaten. Fakat, burada önemli bir gerçeği dile getirmemiz gerekiyor. Bira önce, ifade etmeye çalıştığımız, özlem nidaları, büyük kentlerde toplu yaşama uyum sağlanamadığından kaynaklandığı gerçeğini bilmemiz gerekiyor. Daha doğrusu kişisel kural ve alışkanlıkların, toplu yaşama kuralının önüne geçmesidir. Bazı konular dışında, uyum sağlamada, zorlandığımızın neticesidir bu serzenişler. Geçmişte, beraberce idrak ettiğimiz bayramlar, şimdi de var. Komşular da var ve aynı. Eskiden, barındığımız konutlar, bu gün olduğu gibi, kutucuklar gibi, üst üste dizilmiş değildi. Bu kadar yakın konumda ve iç içe olan aileler, tam tersi olarak, birbirlerine uzakmış gibi yaşamlarını sürdürüyorlar. Kimse kimseyle konuşmuyor, apartman girişlerinde veya asansörde karşılaştıklarında bile, selamlaşmayı, tebessüm etmeyi kimse düşünmüyor. Hep asık surat, hep yere bakışlar veya telefonla oynamalar… Peki ne oldu da, birbirimizden uzaklaştık. Geçmişte, komşuluğu komşu gibi yaşamış, yardımlaşmış, komşusu ağlarken ağlamış, gülerken gülmüş, dertlerini birbirleriyle paylaşmış, bayramları bayram gibi yaşamış, nesillerin devamı bizler değimliyiz. Ne oldu da, alt kattaki komşunun cenazesinden haberi olmayan veya önemsemeyerek, yüksek volümlü müzikle eğlenen zamane komşuları oluverdik. Ne oldu da, bu kadar öz benliğimizden uzaklaşarak yozlaştık. Ne oldu da, aynı binada yaşadığımız halde tanışmıyoruz. Ne oldu da, komşunu hastasından, acı gününden, mutlu gününden haberimiz olmuyor. Ne oldu da, dün yaşanılan güzellikler bu gün yaşanmıyor. Niçin, birbirimize karşı bu kadar duyarsız olduk. Ne oldu da, komşu komşunun külüne muhtaç iken, bir selama dahi muhtaç olur hale geldik. Ne oldu da, gerçeklerden bu kadar kaçar olduk. Komşuluğu özümseyememiş, komşuluk görevini yerine getirememiş insanlardan, nasıl bir toplum oluşur. Yukarıdan itibaren, anlatmaya çalıştığım örnekler ışığında, sonucu siz değerlendiriniz lütfen.
Tabi ki; Büyük kentte yaşanmış olmayı, iş yoğunluğu ve zaman darlığı gibi, unsurları sebep göstermeye çalışmadan, mazeret üretmeden……. Komşulu günler diliyorum. Vesselam
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları