Son Dakika
Kağıthane’de Uyuşturucu Operasyonu
Kağıthane’de motosiklet yayaya çarptı
Kağıthane’de İETT otobüsünü parçalarken yakalandılar!
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Kağıthane’de 18 yaşındaki genç balerin odasında ölü bulundu
Dövüştürenleri değil, dövenle dövüleni konuşuyoruz
Topraklarımızı işgal ediyorlar… Ülkelerimizi parça parça bölüyorlar… Petrol ve diğer yer altı zenginliklerimize el koyuyorlar… Silahlarını satarak oluk oluk kanlarımızı akıtıyorlar… Faiz adı altında paralarımızı sözde güvenli liman oluşturarak ülkelerindeki banklarda ipotek altında tutuyor, ümüğümüzü sömürüyorlar… Kalan topraklarımızı, şehirlerimizi 50- 100 yıl geriye götürerek imar edilmesi zor bir duruma sokuyorlar…
Bizler ise hala önceliğimiz Mezhep, İslam değildir diyerek birbirimizi öldürmeye, birbirimizle uğraşmaya devam ediyoruz. Dövenle Dövüleni konuşuyor, Dövüştüren köpekleri asla gündeme getirmiyoruz.
22 Ülkenin sınırları değişecek diye yıllardır bas bas bağırıyorlar, bizler ise halk olarak ne ciddiye alıyor, ne de duyuyoruz. Detaylara boğulup ah vah çekiyoruz. Asla birleşemiyoruz. Bunca vahşete, bölünmeye rağmen bir türlü kendimize gelemiyoruz. İslam bayrağı adı altında toplanamıyoruz. Mezhepler kargaşası adı altında bizleri yok ediyorlar farkında değiliz. Hala aynı kavram etrafında dönüp dolaşıyoruz.
Libya’nın parçalanarak yok olduğunu, Irak’ın bölük pörçek parçalandığını, Mısır’ın teslim olduğunu, Suriye’nin 5 parçaya bölünerek kan denizi oluşturulduğunu açlık,sefalet,vahşet içerisinde çığlıkların arşa yükseldiğini sadece izliyoruz…. Sıranın önce İran’a ardından güzel ülkemiz Türkiye’ye geleceğini anlamak istemiyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar… olayları tıpkı Amerikan Filmleri gibi ekranlardan izliyoruz.
Duyarlı olanlarımızın, sloganlarını bile değiştirdiler: Artık kahrolsun İsrail, Amerika, İngiltere, batı, yerine şimdi kahrolsun İran, Mısır, Suriye, Irak, Suudi, yemen, Türkiye yaptılar. Öyle bir tuzağa düşürdüler ki; yeni düşmanlarımız, yine kardeşlerimiz oldu yani birbirimiz olduk.
Hal böyle iken; Artık devlet, akli selim bir biçimde insiyatifi ele almalıdır. 1514 lerde yaşanan Çaldıran Muharebesini, Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim’i gündeme getirerek 6-7 Asır önceki olayları bugün tahlil ederek kaşımak kime ne fayda getirir. Ya da 1150 yıllarındaki Haçlı Seferlerini, Fatımi Devleti’nin o günkü pozisyon alışını, bugün yorumlayarak kin kusmak bugün yaşadığımız olaylara ne kazandırır.
CIA’nın 21. yüzyıl için hazırladığı projeksiyonda, “Sünni dolunayı ile Şii hilâlin savaşı”, yani Müslümanın Müslümana kırdırılması öngörüldüğü halde bizler hala neyin peşindeyiz.
Sonuç: Artık bu coğrafyayı öldürmek için değil, yaşamak ve yaşatmak için mücadele etmeliyiz. Allah’ın bu güzel toprakları bize ödül olarak verdiğinin kadir kıymetini bilmeliyiz. Yer altı zenginlikleri,deniz ve ovaları, ormanları,akarsuları,dört mevsimi bir arada yaşayan, güneş diyarı bu coğrafya başka bir bölgede yoktur. Zenginlikler, tüm medeniyetler dinler ve diğer olumlu unsurların hepsi bizim coğrafyamızda. Dolayısıyla bu bizler için bir ödüldür.
Maalesef eşitçe paylaşamıyor,kardeşçe dayanışamıyoruz. Ama çığlık sesleri de yıllarca hep bu bölgede yaşanıyor.Çığlıkların arşa yükseldiği,zulmün boyutlarının önlenemez noktaya geldiği,adaletin yerle bir edildiği, yüzlerce firavunun türediği zamanlarda; Allah Peygamberler,nebiler ve kitaplar göndererek huzur ve adaleti sağlamış.Lakin son peygamber, son kitap geldiğine göre Müslümanların çıkış yolu Kuran ve peygamberin metodudur.Bu metot dahilinde çaba harcayarak sulhu temin edecek, adaleti sağlayacak, akan kanı durduracak, ülkelerin toprak bütünlüğünü sağlayacak, Emperyalistlerin sömürü ve planlarına karşı duracak sadece iki İslam ülkesi vardır… O ülkelerde Türkiye ve İran’dır. Başkaca alternatif yoktur. Diğer ülkeler sadece detaydır.
Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Bey de bu durumun bilincindedir. Asya, yada Avrasya blokuna yanaşması İran’la yakın temaslar kurması da bu bilincin bir göstergesidir. Rusya’da yapılan Rusya Türkiye, İran, 3 lü Suriye anlaşması da çok önemli bir gelişmedir.
Geri kalan bazı gurupların düşünceleri popülizmden ileriye gitmez. Bu Popülist bakış, Belki iç kamuoyundaki bir takım gurupların gazını alarak rahatlata bilir ama sorunları daha da derinleştirir. Kanımca devlet aklı popülistlerle aynı paralelde gitmemekte işin vehametini bilmektedir.
İnşallah ileriki günler birleşme ve bütünleşme günleri olacak, Emperyalistler hedeflerine ulaşmayacaktır.
2017 Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları