logo

YENİDEN MERHABA DERKEN…

Derya Deniz Dinç

Derya Deniz Dinç
ddinc@windowslive.com


 Değerli okurlarım; çok özledim sizleri… Ara vermek, soluklanmak istedim. Kendimi tekrarlamaktan korktum, yetememekten korktum, ama en çok korkmaktan korktum. Dinlenmem gerekiyordu. Hayatımda değişenler, gidenler, gelenler ve olduğu yerde kalanlar oldu. Üzüldüm, sevindim, mutlu oldum, ağladım, güldüm… Anlayacağınız tıpkı sizler gibi yaşadım yokluğumda.

Bu arada pandemi süreci yaşanıyor tüm dünyada ve ülkemizde… Sağlık Bakanlığı; Koronavirusler (CoV), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara kadar çeşitli hastalıklara neden olan büyük bir virüs ailesidir, diye açıklıyor ve devam ediyor: Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19), ilk olarak Çin’in Vuhan Eyaleti’nde Aralık ayının sonlarında solunum yolu belirtileri (ateş, öksürük, nefes darlığı) gelişen bir grup hastada yapılan araştırmalar sonucunda 13 Ocak 2020’de tanımlanan bir virüstür. Salgın başlangıçta bu bölgedeki deniz ürünleri ve hayvan pazarında bulunanlarda tespit edilmiştir. Daha sonra insandan insana bulaşarak Vuhan başta olmak üzere Hubei eyaletindeki diğer şehirlere ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin diğer eyaletlerine ve diğer dünya ülkelerine yayılmıştır.

         Bu işin bilimsel yanı. Ya sosyal açıdan yaşananlar? Tüm dünya kendi içinde alışkanlıklarını, geleneklerini, davranış biçimlerini değiştirmek zorunda kaldı. Biz de öyle… Türkiye’de şöyle bir durum söz konusu idi. Ülke olarak dokunarak duygularımızı göstermeye alışkın bir milletiz. Dokunmadan ve sosyal mesafe kurallarına uyarak duygularımızı nasıl göstereceğimizi bilemedik, şaşırdık, afalladık. Evlerde kaldık, yeni uğraşlar edinmeye çalıştık. Bazı evlilikler pandemi sürecinde çok yara aldı. Zira eşler kendi sosyal hayatlarına dalmış giderken, birdenbire aynı evin içinde çok fazla zaman geçirmeye başladılar. Kavgalar, tahammülsüzlükler, incitmeler arttı. Boşanma başvurularındaki artış son derece dikkat çekici. Düğünlere gelecek olursak, oynamak yasak, ikram yasak, kapasitenin yarısı ya da daha azı konuk daveti yapılmak zorunda. Dolayısı ile bizim milletçe düğün dediğimiz şey bu değildi ve alışamadık. Okullar tatil oldu ve veliler olarak uzaktan eğitimi öğrenmeye çalıştık. Zordu ve hala zor olmaya devam ediyor. Eşitlenerek değişmeye zorlandığımızı hissettik. Bu pandemi belasını atlatana kadar böyle devam edeceğiz, etmek zorundayız. Dokunmadan sevgimizi göstermeyi, ibadetlerimizi tek başımıza yapmayı, birbirimize tahammül etmeyi, uzaktan eğitim almayı, gözlerimizle selamlaşmayı, hepsinden daha önemlisi sevdiklerimizin ve kendimizin sağlığını korumayı öğreneceğiz.

         Her şey bittikten sonra; bir daha bayramlarda tatillere kaçmaktan vazgeçeriz belki de… Ailelerimizle, büyüklerimizle, sevdiklerimizle bir arada olmak isteriz ne dersiniz?? Yıllardır yazıyorduk, bayramlar tatile kaçış değildir, yapmayın, etmeyin diyorduk. Gelenek ve kültürlerimizden vazgeçmek bizi biz yapan unsurları yok saymaktır, diyorduk. Kıymetini anlamak için kaybetmek zorundaydık, haklısınız…

         Umudumuzu kaybetmeden devam etmek, yeni hedefler oluşturmak, yeni yaşam biçimlerimize alışmak zorundayız. Dünya birçokpandemi süreci atlattı. Bunu da atlatacak. Panik olmadan yaşamak en doğru karar olacaktır.

         Bana gelince; hayata dair ne varsa heybemde, sizlerle paylaşmaya devam edeceğim Aşkı, sevdayı, özlemi, hasreti, aileyi, umudu ve umutsuzluğu, yalnızlığı, ayrılığı anlatacağım kalemim yettiğince…

         Kökeni hangi dilden gelirse gelsin; yüreğimden gelen sesle haykırıyorum hepinize; ‘’merhaba yeniden’’…

Aşk ile eyvallah…

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...
  • NE OLDU BİZE

    05 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Çok önem verdiğim bir deyimi, bilginize sunarak, düşüncelerimi dile getirmek istiyorum. “Geçmiş geleceğe yön verir.”  Evet, yön vermeli de. Peki, Bu nasıl olacak. Kendiliğinden veya birisinin işaretiyle değil tabi. Geçmişimizi iyi araştırmakla, inanarak incelemekle ve geçmişe saygı duyup, örnek almakla, geçmişin geleceğe yön vereceğine inanıyorum. Bizler; geçmişimizden övgü ile söz ederken, sosyal-siyasi-ticari konularda, geçmişimizden iftihar ettiğimizi, her vesile ile dile getirmişizdir. Bu kadar övgü ve iftiharla yadetmemize rağm...
  • MEYVE AĞACI

    12 Eylül 2024 Köşe Yazıları

    Herhangi bir sohbet esnasında veya görüşmelerde, mecazi ve ya gerçek anlamda ifade edilen, meyve veren ağaç taşlanır sözleri; bize, bazı olmaması gereken tutumları hatırlatır. Bu ifadeler, olumsuzluk örnekleri olduğu gibi, hazımsızlığın da bir işareti gibidir. Meyve veren ağaç niye taşlanır, taşlanmasa olmaz mı. O, meyve ağacının meyve verecek çiçeği niye koparılır, koparılmasa olmaz mı. O ağacın dalı niye kırılır. O, meyve veren ağaca, zarar vermek yerine, ihtiyacı olan su ve toprakla beslense, bakımı yapılarak; meyvesinden, ağ...
  • ADAM OLMAK

    22 Ağustos 2024 Köşe Yazıları

    Hani bir deyim vardır ya. Adam ol adam.  Evet, adam olmak gerekir.  Hem de, adam gibi adam.             Adamlık, para ile satın alınmıyor. Pazarı yok. Fiyat belirlenemiyor. Satın alacak maddi güç de yok. Bazen, kişilikler ve şerefler satılmış olsa da. Her insan; doğduğunda, adam gibi doğar. Nerede doğacağını bilemez,Nerede doğacağına karar verecek durumda hiç değil. Seçeneği de yok zaten. Doğuda mı, batıda mı, kuzeyde mi, güneyde mi, Java Adası’nda mı. Seçenek yok. Zenci ...