logo

‘’Sizin Orucunuz Yemek Vakitlerini Değiştirmekten İbaret’’

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


‘’Sizin Orucunuz Yemek Vakitlerini Değiştirmekten İbaret’’

Böyle der merhum Ali Şeriati;  ‘’Sizin orucunuz yemek vakitlerini değiştirmekten mi ibaret’’

Başı rahmet, Ortası Mağfiret Sonu Cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan Ayı’na giriyoruz. İslam’ın en önemli şartlarından biri olan orucu tutacağız. Belki ağızlarımız yemek- içmek için belli saatlerde kapalı olacak . Lakin esas olan açlıkla imtihan edilerek yoksul, fakir aç ve susuzları acaba hatırlayacak mıyız?  Yoksa sadece günümüzün büyük bir bölümünü  uykuda geçirerek yemek vakitlerinin saatlerini değiştirerek ziyafetler mi  çekeceğiz?  Bana göre çoğunluğumuz sadece yemek vakitlerinin saatlerini değiştirerek ziyafetler çekeceğiz …  Yine açlar, susuzlar, yoksullar aklımıza gelmeyecek… Yine ‘’komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’’  diyen peygamberi hatırlamayacağız.

Afrika’da hemen her yıl açlıktan ölen 10 binler bizi alakadar etmeyecek. Kur’an’ın neredeyse 3’te 1 verin, paylaşın, yardımlaşın birbirinizle eşit olun, rızkı fazla verdiklerimiz alttakilerle eşit hale gelsin gibi Allah’ın  buyrukları umurumuzda bile olmayacak.  İstisnalar hariç Orucumuz yine  imtihan vesilesi  olmayacak. Varsa yoksa ritüellere takılarak sadece kendimizi kandıracağız.

Bir iki Fıtır sadakası belki yüzde 2;5 zekat verme  kandırmacası ile kendimizi avutup Kapitalizmin devamı,  köleliğin istikrarı için uyduruk ritüellerimizi yerine getireceğiz ve kardeşlerimizin açlığını Allah’ın takdirine bağlayacağız ve şu ayeti neredeyse inkar edeceğiz.  Ve Allah, rızık bakımından bir kısmınızı, bir kısmınızdan üstün kılmıştır. Hal böyleyken, rızkı kendilerine fazla verilmiş olanlar, bu rızıklarını elleri altında bulunan işci ve kölelerine verip, onları da geçim bakımından kendilerine eşit etmezler. Peki böyle yapmakla, Allah’ın rızık nimetini bile bile inkâra mı kalkışıyorlar? NAHL SURESİ 71

  Komşusu açken tok yeten bizden değildir diyen peygamber buyruğu havada kalacak. Sana neyi infak edeceklerini sorarlar, ihtiyaçtan fazlasını ver …  Bakara 219. ayeti kulak ardı edeceğiz. Altını, Gümüşü, yani Parayı biriktirenler alınlarından, sırtlarından göğüslerinden dağlanacaktır. Hadi biriktirdiklerinizi tadın bakayım denilecektir,  Tevbe Suresi 34-35. Ayetini saklayacağız. Biriktirip zenginliğine zenginlik katanların azapla müjdeleneceğini ifade eden Hümeze  Suresi, Zenginlik ve çokluğuyla övünenlerin ateşe atılacağını vurgulayan Tekasur Suresi hiçbir zaman bu Ramazanda da gündeme gelmeyecek.

Gelmeyecek dostlar …  Din tacirleri sizleri yine Hz Peygamberin kendi evinde yada mescitte kısaltarak  kıldığı Teravih Namazları, gelenek haline gelen mevlitler, ilahiler,kasideler  ve toplu yapılan anlaşılamayan tekerlemelerle kandıracak.  Onlar;  verdikleri vaazlarla yoksulların midesini değil sadece kendi midelerini şişireceklerdir. Sizleri sonradan kurumsallaşan ritüellerle oyalayacak, sömürge çarklarını istikralı olarak yürüteceklerdir. Sakızla, deniz suyu ile, şırınga gibi bildik Ramazan eğlencelerini uzun uzun anlatacaklar, Hz. Ayşe ve Hz. Hatice menkıbeleri ile saatlerinizi  alacak, arabesk takılarak sizleri gözyaşlarına boğacaklardır. Sizlerde;  ‘’ oh be yine Ramazan’ı huşu içerisinde geçirdik’’ diyerek ziyafet sofralarında yoksul, fakir, yetimden sömürülen haram lokmalarla sözde iftarlarınızı açacaksınız. Ardından da Elhamdulillah  diyerek Allah’ın verin, paylaşın emrini belki de bilmeyerek inkar edeceksiniz.

Yapılan ibadetler sakın küçümsediğim anlaşılmasın, vurgulamak istediğim bu mübarek ay da paylaşımın öncelikli olmasıdır.

Kardeşler: Ramazan;  açları hatırlama, paylaşma, sofraları birleştirme, kardeşlik iklimini zirveye çıkarma ayıdır. Hal böyle iken, gitmeyin zengin kodamanların onlarca çeşitli ziyafet sofralarına …  Uğramayın Haramzade Garunların hazırladıkları açık büfe mekanlarına  … Oralarda zaten yoksullar, açlar, gözyaşları sel olanlar, çığlıkları arşa değenler olmaz. Biriktirdiklerinizi, sofralarınızı yetimlerle, öksüzlerle, yoksullarla paylaşın. Yeryüzü sofralarına gidin. Belediye’nin iftar çadırlarına giderek halkla bütünleşin  eşitlenin… Hiç olmazsa bu ayda eşitlenmeyi, kibirsizlik ve tevazuyu öğrenin.

Sonuç olarak kendinize bir hedef koyun… ‘’Ben ne kadar verebilirim’’ deyin…  Ne kadar daha fazla verebilirimin hesabını yaparsanız kazanırsınız..

Ve bir de mutlaka Kur’an’ı mealinden sindire sindire okuyarak hatim edin… Ara sıra tefsirine de bakın. Aracısız Allah’la konuşun ve  kendinizi bulun.

Kardeşler; Asla vermeden, paylaşmadan,eşitlenmeden gerçek manada Müslümanlık olmaz. Peygamber S.A.V  vermeyenlere savaş açmış, onun 1. Halifesi Ebu Bekir zekatı vermeyenlerle 2 yıl savaş açarak mücadele etmiştir.  ‘’Namazı kılarız ama zekatı asla  vermeyiz’’  diyenlerin üzerine ordularını göndererek yetim, yoksul ve öksüzün hakkını yani Allah’ın buyruğunu yerine getirmiştir. İslam tarihinde bu savaşlara; ‘’ RİDDE SAVAŞLARI’’ denir. Hal böyleyken dikkat edin ritüelleri yerine getirmeyenlere savaş açma yoktur. Zengin olup ta vermeyenlere mücadele vardır.  Önümüzde bu örnekler ve Kur’an’ın bu konuda yüzlerce ayeti varken, neyin arkasına sığınarak vermekte direniyor bu Abdestli Kapitalistler.

Bir de övünerek,  ‘’bu benimdir, benim başarımdır, benim zekamın ürünüdür’’  diyerek mülkün sadece Allah’a ait olduğunu inkar ediyorlar.

Konumuza gelirsek; yüreklerin yumuşadığı, sabırların arttığı, kardeşlik ikliminin zirveye çıktığı ibadetlerin bolca yapıldığı, Allah’ın sürekli anıldığı bu mübarek ayda, Allah’ın insanlardan istediği ve emrettiği verme ibadetini mutlaka yerine getirmek zorundayız. Vermeden paylaşmadan bu ayı geçirenler kendilerini kandırarak sadece 1 ay boyunca ağızlarını kapatıp yemek saatlerinin vakitlerini değiştirmiş olacaktır.

 Belki bende bunları yapamıyorum ama hep kendimi de hesaba çekiyor, sorguluyorum. Ama benim inandığım Allah, peygamber ve din bunları diyor  ve insanlığa öğüt veriyor. Ben böyle görüyor, düşünüyorum.  Yazılarım zaman zaman çok beğenilerek okunuyor,  çokça teşekkür ve tebrik alıyorum… Bu tip yazılardan tenkitlerde alıyorum . Hatta bazen tacizler bile oluyor.  Doğrusu hiçte umursamıyorum. Sizler,  beni hangi kalıba sokarsanız sokun hiç te umurumda değil  … Ben böyle düşünüyorum

 Ve … Vah derim vermeyerek yoksulu, öksüzü, yetimi,aç açığı  mahsun bırakanların haline

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • MEYVE AĞACI

    12 Eylül 2024 Köşe Yazıları

    Herhangi bir sohbet esnasında veya görüşmelerde, mecazi ve ya gerçek anlamda ifade edilen, meyve veren ağaç taşlanır sözleri; bize, bazı olmaması gereken tutumları hatırlatır. Bu ifadeler, olumsuzluk örnekleri olduğu gibi, hazımsızlığın da bir işareti gibidir. Meyve veren ağaç niye taşlanır, taşlanmasa olmaz mı. O, meyve ağacının meyve verecek çiçeği niye koparılır, koparılmasa olmaz mı. O ağacın dalı niye kırılır. O, meyve veren ağaca, zarar vermek yerine, ihtiyacı olan su ve toprakla beslense, bakımı yapılarak; meyvesinden, ağ...
  • ADAM OLMAK

    22 Ağustos 2024 Köşe Yazıları

    Hani bir deyim vardır ya. Adam ol adam.  Evet, adam olmak gerekir.  Hem de, adam gibi adam.             Adamlık, para ile satın alınmıyor. Pazarı yok. Fiyat belirlenemiyor. Satın alacak maddi güç de yok. Bazen, kişilikler ve şerefler satılmış olsa da. Her insan; doğduğunda, adam gibi doğar. Nerede doğacağını bilemez,Nerede doğacağına karar verecek durumda hiç değil. Seçeneği de yok zaten. Doğuda mı, batıda mı, kuzeyde mi, güneyde mi, Java Adası’nda mı. Seçenek yok. Zenci ...
  • KATI YAKIT OLARAK PELET NEDİR?

    06 Ağustos 2024 Köşe Yazıları

    PELLET (PELET)YAKITI                                                                                        &...
  • EL YAPIMI KÂĞIT ATÖLYESİ ÇOCUKLARI AĞIRLAMAYA DEVAM EDİYOR

    05 Ağustos 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    Kâğıthane Belediyesi bünyesinde hizmet veren El Yapımı Kâğıt Atölyesi’nde el yapımı kâğıtçılık yaşatılmaya devam ediyor. Atölyeye gelen çocuklar atık kumaşların geri dönüştürülmesiyle farklı tür ve renkte kâğıtlar elde ediyorlar. Çocuklar El Yapımı Kağıt Atölyesi'nde hem kâğıdın binlerce yıllık tarihini hem de çevreye zarar vermeden geri dönüşüm gibi doğal yöntemlerle, kâğıt yapımını öğreniyorlar. El Yapımı Kâğıt Atölyesi’nde kâğıtlar tamamen doğal malzemelerden üretiliyor. Atık pamuk, ipek, keten, yumurta kolileri, gazete kâğıtl...