logo

ŞARK’A  GARP’TAN BAKMAMAK  LAZIM

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com

Geçtiğimiz Ağustos Ayında 17 vilayeti kapsayan bir doğu gezimiz oldu. Karadeniz Ordu’dan başlayan gezimizi, Rize, Artvin,  Batum, Ardahan, Kars, Iğdır, Ağrı, Van, Hakkari . Şırnak, Bitlis Siirt, Tatvan, Bingöl, Muş, Tunceli , Malatya ile sürdürüp Sivas’ta noktaladım

Bu arada güzel memleketimin 79 ilini, gezerken sadece Uşak, Karaman ve Bayburt  vilayetlerine  gidemedim. Gezmeyi ve okumayı seven bir insanım. Bir daha dünya’ya yeniden gelsem sadece gezer ve okurdum. Özellikle Kültür turlarını ve gezmelerini seviyorum. Konumuza gelirsek; bu sefer Gürcistan,  Irak, İran, Ermenistan sınırlarını yani Doğu sınırımızı gezmek istedim. Benim için güzel bir o kadarda bölge insanını yakından tanımak açısından  şahane oldu. Yıllardır terörle özleşen  ve algı olarak tehlikeli diye adlandırılan bölgeleri gezmek daha da güzel oldu. Ama buraları gezdikten sonra  Anadolu’nun , Doğu’nun güzel ülkemin çimentosu olduğunu gördüm. Gerçekten insanlık, dürüstlük, kadirşinazlık, gelenek, maneviyat , yardımseverlik insanlık adına ne arasanız  buralarda. Bakmayın siz Batı’daki algı operasyonu ve kutuplaştırarak ayrıştırmalara …  Buralarda o ayrıştırıcı sinsi planlar ve çabaların hiç biri tutmamış. İnsanlar gerçekten çok candan ve yardımsever.

Bir adres soruyorsunuz: yaşlısından, gencine,  kadınından erkeğine öyle içten davranışlarla karşılanıyorsunuz ki; duygulanmamak elde değil. İhtiyar bir adam dükkanından koşa koşa gelerek size gideceğiniz yeri  5 dakika anlatıyor. 20 li yaşlardaki genç  50 metre uzaktan koşarak derdinize derman oluyor. Orta yaşlı adam arabasını sağa çekip  inip sizinle ilgileniyor. Hakkari’nin Şırnak’ın dağında özel   ve güzel bir yere gitmek istiyorsunuz,  genç çocuklar:  ‘’abi orası çok güzel ama hem bu araba oraya çıkmaz hem de uzunca bir yol yürümeniz lazım geceye kalırsınız gitmeyin’’ diye sizi düşünüyor.

Oteller dolu,  öğretmen evleri dolu …. Gerçi biz  hep öğretmen evlerinde kaldık ama inanın bölge insanın fedakarlığı ile… Mesela Bitlis’te Öğretmen Evinde yer kalmamıştı.  Oranın sorumlusu bizimle saatlerce ilgilendi ve bizi İl Özel İdaresi Misafir Hanesi’ne yerleştirdi . Üstelik adamcağızın yüzünü bile göremedik , telefon konuşmaları  ile yapıyoruz bu işleri.  Beyefendi defalarca bize dönüş yaptı ve misafir haneden konum attırdı.

Bu gezi de yemek içmek güzel yerleri görmek anlatmak yerine insana dair insanlıklardan bahsetmek istedim. Dostlarıma tavsiyem ülkemin her bir karış toprağını gezin. Özellikle Doğu, Güneydoğu ve Anadolu’yu gezin. Türküyle,  Kürdüyle ,  Çerkeziyle  Gürcüyle, Lazıyla,  Aleviyle  Sünniyle,  Şiiyle . Caferiyle  herkesi sevin ve kucaklayın. Çimentomuz çok  sağlam … Merak etmeyin bu ülke asla bölünmez.

Bu gezi esnasında bir şeye daha şahit oldum. Bölge Garp’tan bakıldığı gibi asla değil… Şark, çok huzurlu hale gelmiş. Devletin Jandarması her tarafa hakim…  Adeta kuş uçurtmuyor. Yollardaki çevirmelerde çok kibar karşılanıyorsunuz.  Genç  jandarmalarla güzel muhabbet edebiliyorsunuz.

Huzur, güvenlik ve kardeşlik iklimini sağlayan  devletimize de ayrıca çok teşekkür ediyorum.

Özetle :  Bu toprağın insanı özünden bir şey kaybetmemiş . Doğu’da bunu gördüm. Manevi iklim, gelenek, örf, kardeşlik çimentosu, vicdan ve akıl  tarihimizde olduğu gibi yerli yerinde …. Yani Çanakkale Ruhu.

Karıştırmak isteyenler asırlardır olduğu gibi çabalarını sürdüreceklerdir. Çünkü;  3 tarafı denizlerle 4 bir tarafı düşmanlarla çevrili, bir ülkemiz var. Eskilerin bir sözü vardır: ‘’ yol kenarında bağı olan ile eşi güzel olanın başı dertten kurtulmaz’’ imiş.

Biz insanlara düşen görev ise ayrıştırma ve kutuplaştırmaya gidenlerle mücadele etmektir. Sivaslı olmam hasebiyle ironi yaparcasına tanımadıklarım hep sorarlar : Yananlardan mısın  yakanlardan mı? Bizim cevabımız hep  ‘’söndürenlerdeniz’’ şeklinde olmuştur.  Yangınları hep söndürmek durumundayız. Yunus Emre’nin ifadesiyle;  ‘’ bölünürsek Yok, Bölüşürsek Tok Oluruz’’ Hacı Bektaşi’nin sözüyle ; Bir Olalım İri Olalım, Diri Olalım … Kaldı ki Hz. Peygamberimiz: ‘’Kardeş  Olun Ey Allah’ın Kulları’’ demiyor mu.

Bu arada gezi boyunca bana yardımcı olan  ve eşlik eden  Psikolog  Kızım Başak Hanım’a  ayrıca teşekkür ediyorum

2022 -2023 Eğitim ve Öğretim Yılı Tüm Öğretmen ve Öğrencilerimiz İçin Hayırlı Olsun

CEMİL ÖĞÜTCÜ

10 EYLÜL 2022 CUMARTESİ

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...
  • NE OLDU BİZE

    05 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Çok önem verdiğim bir deyimi, bilginize sunarak, düşüncelerimi dile getirmek istiyorum. “Geçmiş geleceğe yön verir.”  Evet, yön vermeli de. Peki, Bu nasıl olacak. Kendiliğinden veya birisinin işaretiyle değil tabi. Geçmişimizi iyi araştırmakla, inanarak incelemekle ve geçmişe saygı duyup, örnek almakla, geçmişin geleceğe yön vereceğine inanıyorum. Bizler; geçmişimizden övgü ile söz ederken, sosyal-siyasi-ticari konularda, geçmişimizden iftihar ettiğimizi, her vesile ile dile getirmişizdir. Bu kadar övgü ve iftiharla yadetmemize rağm...
  • MEYVE AĞACI

    12 Eylül 2024 Köşe Yazıları

    Herhangi bir sohbet esnasında veya görüşmelerde, mecazi ve ya gerçek anlamda ifade edilen, meyve veren ağaç taşlanır sözleri; bize, bazı olmaması gereken tutumları hatırlatır. Bu ifadeler, olumsuzluk örnekleri olduğu gibi, hazımsızlığın da bir işareti gibidir. Meyve veren ağaç niye taşlanır, taşlanmasa olmaz mı. O, meyve ağacının meyve verecek çiçeği niye koparılır, koparılmasa olmaz mı. O ağacın dalı niye kırılır. O, meyve veren ağaca, zarar vermek yerine, ihtiyacı olan su ve toprakla beslense, bakımı yapılarak; meyvesinden, ağ...
  • ADAM OLMAK

    22 Ağustos 2024 Köşe Yazıları

    Hani bir deyim vardır ya. Adam ol adam.  Evet, adam olmak gerekir.  Hem de, adam gibi adam.             Adamlık, para ile satın alınmıyor. Pazarı yok. Fiyat belirlenemiyor. Satın alacak maddi güç de yok. Bazen, kişilikler ve şerefler satılmış olsa da. Her insan; doğduğunda, adam gibi doğar. Nerede doğacağını bilemez,Nerede doğacağına karar verecek durumda hiç değil. Seçeneği de yok zaten. Doğuda mı, batıda mı, kuzeyde mi, güneyde mi, Java Adası’nda mı. Seçenek yok. Zenci ...