Son Dakika
Uzun yılardır beni yakından tanıyan herkes bilir. Mutlaka dost sohbetlerinde şu örneği sıkça veririm. Elime herhangi bir cisimden 10 adet alırım. Örneğin kalem… Sonra karşımdakilere derim ki, şimdi bunu ikimize paylaştır. Bugüne kadar 2 kişi hariç hep aynı şey yapılmıştır.5 adet bana, 5 adet de kendisine almıştır karşımdaki muhatabım… Ben de hemen cevabımı veririm,
-Sen bölüştürdün, paylaştırmadın ki…
Bölüştürürken sayısal netlik, paylaşımda ise yalnızca değersel bütünlük mevcuttur.
Matematik yaşamın içinde çok önemli bir olgu. İnsanın düşünme ve problem çözmesinde iyi bir rehber. Ne var ki; hayat her daim matematiksel denklikler ile yaşanmaz. Paylaşmak ve bölüşmek birbirinden çok farklıdır. Siz eğer sayısal verilerle karşınızdakini eşitliyor iseniz bölüşmüşsünüzdür. Oysa hayatın içerisinde her an bölüşüm yapmanız mümkün değildir.4 kişilik bir aile düşünelim. Bu ailede 20 lira para biriktirilmiş olsun. Aile bireylerinden bir tanesinin hastalandığını varsayalım. Matematiksel olarak kişi başına 5 lira düşen bir paramız var ve hastalanan birey için 15 lira gerekliyse;
-Aaaa kusura bakma senin payına 5 lira düşüyor; mu deriz? Yoksa 50 lira bile gerekiyorsa borç bulup onu iyileştirmeye mi çalışırız?
İşte paylaşmak tam olarak budur. İbre bazen bir kişiye daha fazla kaysa da onu göğüsleyebilmektir paylaşım.
Her gün duyduğumuz bir cümle var: ’paylaştıkça azalır kederler, paylaştıkça çoğalır mutluluklar. Eğer gerçek manada paylaşımın farkında isek aynen bu şekilde gelişir paylaşımın sonuçları.
Hâlbuki şimdilerde ne yazık ki; aile ilişkilerinden, arkadaş ilişkilerine, aşk ilişkilerinden evlilik ilişkilerine kadar tümünde hesapların içine girmiş durumdayız. Değil paylaşmak bazen bölüşmelerde dahi kendimizi de karşıdakini de incitir hale geldik.
Olayın vahameti öyle boyutlara ulaştı ki, artık evlilik gibi saygın müesseselerde dahi kişi ile hayatı birleştirmek değil; maddi olarak hangi sözleşmenin imzalanacağı konuşulur oldu. Bekâr bir hanım olarak sanırım benimle bu şekilde konuşan bir adamla 40 sene geçse de o imzayı atıp evlenmem. Hayatın sürprizleri diyoruz ya hep; trilyonerbir kişi ile evlenip bir gün sonra her şeyinizi kaybetmiş olabilirsiniz. Bu durumda:
-Kusura bakma sevgili eşim. Ben seninle paralı iken evlenmiştim. Şimdi paran yok. Gidiyorum; mu diyeceksiniz?
Ya da; evlendiğiniz an çok sağlıklı olan bir birey ertesi gün bir kaza ya da kriz geçirip engelli olabilir. Bu durumda da;
-Kusura bakma sevgili eşim. Ben sağlıklı iken seninle evlenmiştim. Şimdi engellisin deyip gidecek misiniz?
Bunları yapıyor iseniz siz evlilik akdi imzalamış bir zavallısınız. Yürek birliği ise başka bir şeydir. Hani filmlerden hatırlayacaksınız; iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta; diye devam eden. İşte bunu yaşamak için imzalanan akit kalemle olmaz, yürekle ve insan yanınızla olur.
Hayatı bölüşme şansınız yoktur. Yalnızca paylaşabilirsiniz.
İstikbalin beyaz olması ümidi hepimizde mevcuttur. İçine katacağınız tüm renkler aslında yaşamı şenlendirecektir. Sıradanlıktan kurtaracaktır sizi. O sebeple her bir duygunun inanılmaz bir önemi vardır hayatımızda. Hüznün, kederin, sevincin, heyecanın ve diğerlerinin… Eğer kendimiz ile barışık isek mazi ile tüm hesabımızı görmüşüz demektir. Bu mutluluğun altın anahtarıdır bizler için.
Pembeye bürünecek hayatlarda herkesin rengârenk yürekleri olmayabilir. Ancak bu renksizliği renklendirecek güç siz de… Hadi gelin hep birlikte hesapsız, çıkarsız, net paylaşımlara… Renkli yürekler güzelleştiriyor hayatı. Unutmayalım…
Aşk ile eyvallah…
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları
05 Ekim 2024 Köşe Yazıları