logo

İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com

Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle

dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah

tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde

eşitleniyor.

Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan

vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda

figüran rolleri almaya devam ederken hırslarımızın esiri olmuş debelenip duruyoruz. Mezarlıklar

vazgeçilmez denilen ünlülerle dolu… Makamın gücünü kendi gücü zannederek zulmeden insanlarla

dolu mezarlıklar. Ama şimdi onları hatırlayan bile yok.

İstisnalar hariç makamın gücünü kendi gücü zannedenler zaman zaman tasfiye sürecine girerler.

Tasfiye olduktan sonra ise yalnızlık içerisinde bocalayıp dururlar… Etrafımızda bile böyle insanlardan

onlarca var. Kibir kulelerinde gezerek etraflarındaki dalkavuklar nedeniyle kendilerini ulaşılmaz

sananlar sonra birer ‘’Hiç’’ olurlar. Halbu ki her insanın hatta hayvanların ham maddesi aynı değil

mi? Esasen Hiç’lik Allah katında çok makbul bir yaşam tarzıdır. Keşke yeryüzünde herkes bir hiç lik

mücadelesi vererek eşitlense ve bu uğurda mücadele verse dünya zaten cennet olur.

Bir söz vardır: ‘’insanı ağzından giren değil, ağzından çıkan kirletir. Maalesef o kadar kirliyiz ki;

kapılmışız dünyanın cazibelerine, her şeyi mübah görüp kalpleri kırmayı istikrarlı hale getirmişiz. İftira

yalan, dolan, dedikodu, mürailik, sömürü, vazgeçilmez yaşam biçimimiz olmuş. Hz. Kur’an ve Hz.

Peygamber; ‘’Mal, mülk ve oğullar dünya hayatının süsüdür’’ diyor … Kalıcı olan iyilik, güzellik,

doğruluk, ise rabbinin katında çok değerlidir ümit var olmak içinde yeter sebeptir. Lakin ümit var

olamıyoruz. Rızkın sahibi benim, benim garantim altındasınız diyen Allah’a inanıyormuş gibi yapıyor,

dünyalık tapınaklara tüm benliğimizle saldırıyoruz. Ve rızkın Allah’tan değil kendini haşa ilah

sayanların verdiğini zannediyoruz. Sadece Hz. Peygamberimiz değil, İsa da, Musa’ da, Nuh’ta,

İbrahim’de Yusuf’ta aynı mücadeleyi verdi.

Hırslarının esiri olan ve dünyalık tapınaklara bağlananlarla mücadele etti. Mısır’da Musa’yı terk edip,

Firavun’a koşanlarla, Mekke’de Hz Peygamberimizi dinlemeyip savaşan Ebu Cehil ve avaresi aynı

mantıkla hareket ediyorlardı. Mal’dan, makamdan, sınıfsal imtiyazdan vazgeçemiyorlardı. Dinin,

ritüeller hapsedilmiş bölümü ile ilgileniyor; sadece mal, servet diyorlardı. Kaldı ki Ebu Cehil ve eşrafı

ritüel ( ibadet) açısından çokta titiz olup görevlerini yapıyorlardı. Ama onların da vazgeçemediği mal,

servet, imtiyazlı sınıftı. Yani Bilal’i Habeşi ile aynı kategoride olmak, yoksullarla eşitlenmek

istemiyorlardı.

Hz. İsa’nın İncil Matta 6/ 24 ‘de bu tip geçmişten günümüze mala ve servete tapan insanları çok

güzel özetleyen bir vaazı vardır: "Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü

sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem de paraya' ( Mamon) kulluk

edemezsiniz." Yeni çağda insanların maalesef bir tapınağı ya da efendisi yoktur onlarcası söz konusudur.

Meşhur bir tespit vardır: ‘’Musa gittikten sonra buzağıya tapanlar ile, Muhammed gittikten sonra

mala tapanlar aynıdır.’’

Öyle olmadı mı zaten, Hz. Muhammed vefat ettikten sonra namazı kılarız ama asla zekatı

vermeyiz diyerek Hz. Ebu Bekir’e karşı çıkmadılar mı? Bu süreçten sonra Ebu Bekir, bunların

üzerine ordu göndermemiş miydi.

Velhasıl tapınaklar değişmedikçe, Müslümancılık oyunlarından vazgeçmedikçe ve gerçekten

inanmadıkça dünyadaki sömürü düzeni devam edecektir. Bir tarafta sömüren azınlık diğer

tarafta sömürülen, basit dünyalık emeller için kullanılan yeryüzündeki sistemin yüz

milyonlarca figüranları…

İşte bu durumu Filistin Gazze’de, Lübnan’da Müslümanlar olarak yaşıyoruz. O taraflara hiç

bakmıyoruz bile … Merhum şehid Yahya Sinvar’ın dediği gibi; ‘’biz sizden bizi

kurtarmanızı istemiyoruz, kendinizi kurtarın diyoruz’’ diyor.

Sonuç: Müslümanlar olarak hepimiz geçici olan bu yalancı dünya’ya aidiz. Diğer dünya bizi

ilgilendirmiyor . Ama hesap günü de yaklaşıyor.

Allah bize şuur ve mücadele azmi versin

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...
  • NE OLDU BİZE

    05 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Çok önem verdiğim bir deyimi, bilginize sunarak, düşüncelerimi dile getirmek istiyorum. “Geçmiş geleceğe yön verir.”  Evet, yön vermeli de. Peki, Bu nasıl olacak. Kendiliğinden veya birisinin işaretiyle değil tabi. Geçmişimizi iyi araştırmakla, inanarak incelemekle ve geçmişe saygı duyup, örnek almakla, geçmişin geleceğe yön vereceğine inanıyorum. Bizler; geçmişimizden övgü ile söz ederken, sosyal-siyasi-ticari konularda, geçmişimizden iftihar ettiğimizi, her vesile ile dile getirmişizdir. Bu kadar övgü ve iftiharla yadetmemize rağm...
  • MEYVE AĞACI

    12 Eylül 2024 Köşe Yazıları

    Herhangi bir sohbet esnasında veya görüşmelerde, mecazi ve ya gerçek anlamda ifade edilen, meyve veren ağaç taşlanır sözleri; bize, bazı olmaması gereken tutumları hatırlatır. Bu ifadeler, olumsuzluk örnekleri olduğu gibi, hazımsızlığın da bir işareti gibidir. Meyve veren ağaç niye taşlanır, taşlanmasa olmaz mı. O, meyve ağacının meyve verecek çiçeği niye koparılır, koparılmasa olmaz mı. O ağacın dalı niye kırılır. O, meyve veren ağaca, zarar vermek yerine, ihtiyacı olan su ve toprakla beslense, bakımı yapılarak; meyvesinden, ağ...