Son Dakika
Bir Ramazan Ayını daha geride bırakarak bayrama ulaştıran Allah’a şükürler olsun. Ramazan denilince akla öncelikle Kur’an gelir. Bilindiği gibi Kur’an’ı Kerim Ramazan Ayında indirildi. Hal Böyleyken insanlar, manevi iklimin zirveye çıktığı bu mübarek ayda; bol bol Kuran okur, zamanlarının büyük bir bölümünü ibadetle geçirirler. Ama esas olan bu ay İnfak ayıdır. Paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma hoş görü ikliminin zirveye çıktığı aç ve açıkların 1 ayda olsa refah içinde yaşadığı, iftar sofralarının herkese açık olduğu, zekat , fitre ve sadakaların dağıtıldığı aydır. Ne mutlu bu günleri İnfak ile geçirenlere… İnfak aslında vermek değil almaktır. Allah, kitabında infak edenleri onlarca ayetinde çok karlı olduklarını beyan ederek hem bu dünya da hem de öbür alem de çok kazançlı çıkacaklarını beyan eder.
Ben, bu Ramazan’da infak edenleri, zekat ve sadaka verenleri geçen yıllara göre daha çok gördüm ve rastladım. Hatta zekat vermek isteyenlerin sosyal medyadan duyuru yaptıklarını bile okudum.
Ya yapılan yardımlar; o kadar çoktu ki gıpta ile bakmamak elde değil. Sadece Kağıthane Belediyesi bir ay içerisinde 25, 30 bin gıda kolisi dağıttı. Sosyal marketinden 10 bine yakın kişiye alış veriş yaptırdı. Kaymakamlık keza aynı şekilde adeta yardımları ile dar gelirliyi sevindirdi. Kağıthane’nin her bölgesinde; cadde ve sokaklarında Kağıthane Kızılay’ı vardı. Gıda kolisi dağıtmak için yarışıyorlardı… Siyasi partiler, vakıf ve dernekler, vatandaşlar, esnaflar on binlerce gıda kolisi dağıttı. Ekonomik koşulların çok zor olduğu bu dönemde hayırda yarışın bu kadar fazla olduğu bir yıla rastlamadım.
Verilen iftarlar, mütevazı ve çok sade idi. Katıldığım onlarca iftarda aynı sadeliği gördüm. Özetle iftar sofraları israf sofralarına dönüşmemişti. Yapılan ibadetler, yardımlar, dayanışma ve hoşgörü takip ettiğim kadarıyla bir kesim tarafından Kağıthane’de çok güzel geçti. Buraya kadar her şey tamam.
Lakin bir söz vardır ‘’nerede o eski Ramazanlar’’ diye… Hakikaten öyle. Gündüzleri oruç tutanlarla, tutmayanlar hiç belli değildi. . Tüm cafe, restaurant, pastane , yiyecek içecek yerleri açıktı. Buraların hep insanlar tarafından dolu olduğunu görürken sanki bu ülkeye Ramazan gelmemiş gibiydi. Elbette istisnalar hariç… Bundan 20, 30 yıl önce Ramazan’da açık olan yerler saygı dolayısıyla dükkanlarının camlarına ya gazete kağıdı ile ya da perdelerle kapatırlardı. Oruç tutmayanlar ise gizlice yiyerek saygıda kusur etmezlerdi. Yani sokakta oruç tutmayan göremezdiniz. Son yıllarda ise özellikle bu Ramazan, bırakın insanların saygı göstermesini neredeyse hakaretle karşılaşıyorsunuz. Ne oruç’a ne insana saygı kalmış. Gençlik hepten elden çıkmış… Yürürken sigara içen insanlar dumanını bile sizin yüzünüze üfler duruma gelmişler. Hakikaten saygısızlık, mandallık, yobazlık zirve yapmış.
Oruç tutmayanlara hiçbir şey diyemem. Neden tutmadığını da bilemem. Lakin saygısızlığa asla tahammül edemiyor, adeta azap çekiyorum. Beni bu Ramazan’da en çok rahatsız eden taraf bu bölümüydü.
Burası Türkiye, yüzde ‘99’u Müslüman diyerek her birimiz övünüyor hamaset yapıyoruz ama ülkemin insanları istisnai bir kesim hariç farkına varmadan çoktan batılılaşmış ve öz benliğinden uzaklaşmış. Zannediyorum bu durumun herkes farkındadır.
Yeni nesil Ahlak ve Maneviyattan belli ki uzaklaşmış , bu uzaklaşmayı da sözde özgürlük adına yapmaktalar. Lakin hiç olmazsa hangi dinden olursa olsun başkalarını saygıyı bu toplum temel ilke edinmelidir. Saygı göstermeyenler , hiçbir platformda saygı bekleyemez, göremez…
Allah bu toplumu önce Ahlak ve Maneviyat versin temennisinde bulunuyor, Mübarek Ramazan Bayramımızı Tebrik ediyorum.
CEMİL ÖĞÜTCÜ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları
05 Ekim 2024 Köşe Yazıları