logo

Gül’ün Dikeni Batar’mı?

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün itirazlı çıkışı son bir haftanın gündemine oturdu. Özellikle bu çıkış muhalif kesimin ağzını sulandırdı. Abdullah Gül, zaman zaman bu tür çıkışları yaparak muhalefet sayesinde gündemde kalmayı başarırken,  sözde bilge devlet adamı kimliği misyonunu üstlenmeye devam etmek istiyor. Bu seferki çıkışının fazla gündem oluşturması ise Cumhurbaşkanı Tayyip Bey’in açıkça muhatap almasından kaynaklandı. Abdullah Gül elbette Ak Parti’nin kurucularındandır ama çok çaba harcamasına rağmen  asla Ak Parti’nin lideri olamamıştır. Fazilet Partisi bölünürken liderlik atraksiyonları yapmasına rağmen bence taban tutturamamıştır. Hasbelkader Tayyip Bey’in  yasaklı olması nedeniyle önce başbakan daha sonra konjonktür gereği mecburen Cumhurbaşkanı olmuştur.

 Hal böyleyken sayın Gül,  eski Cumhurbaşkanlığı titrini iyi kullanarak ve Ak Parti’den kopmayarak konumunu korumaya çalışmaya devam etmek, hiç gündemden düşmemek için ara sıra cılız manevralar yapmaktadır.

 Abdullah Gül’de çok iyi bilmektedir ki;  Tayyip Bey,  Ak Parti’nin başında  olduğu sürece asla sıranın kendine gelmeyeceğini görebilmektedir. O halde Gül ne yapmak istiyor?

Bir: Ara sıra çıkışlar yaparak konumunu korumak,  Tayyip Bey’e karşı  net  tavırlar  almayarak herkesi kucaklayıp gündemde kalmak.

İki: Ola ki Ak Parti’nin ve liderinin başına  bir iş gelir, görev ona düşerse; pozisyonunu korumak. Bu durumun hasıl olması sonucu  hem Ak Partililerin  hem de   diğerlerinin kendinde karar kılınacağının  ümidini beslemek.

Üç: Etrafında gezen  ve ondan ümit bekleyen dışlanmış arkadaşlarını  bir arada tutmak için ara sıra manevralar yapmak.

Dört:  Tayyip Bey’den sonra tek alternatifin kendisi olduğunu  hem dışarıya hem de iç kamuoyunun algısına sunmaktır. Bu sayede medyayı Cuma Namazları sonrası da olsa iyi kullanmaktadır.

Beş: Ak Parti’den kopmayarak, eski Cumhurbaşkanı titrini koruyarak durumdan vazife çıkarıp olumsuz bir şeyler olması halinde; ben dememiş miydim diyerek kendini haklı pozisyona getirmek ve gelecek için hazırlamak.

 Bu maddeleri çokça uzatabilirim. Ancak bu kadarıyla yeterli buluyorum. Durum bu iken Sayın Gül’ün bırakın Ak Parti’ye zarar vermeyi daha da güçlendireceği kanaatini taşıyorum. Abdullah Gül, asla Tayyip Bey’in karşısına çıkmaz, çıkamaz…  Çıksa kimden oy alacak, kim destekleyecek …  Bunu da en iyi bilen sayın  Gül’dür.

KALPTEN SEVENİN AĞZI DEĞİL  GÖZLERİ SULANIR

Sanılıyor ki, Ak Parti dışındaki yüz’de 48.5 lik Hayır Bloğu Gül’ü seviyor…  Asla böyle bir şey yoktur. Onların Gül’ü kullanmak için sadece ağızları sulanıyor… Kalpleri ise Gül için pas tutmuş hatta kin içersindedir. Ama şu sıralar Abdullah bey,  onlar için kullanılan en güzel argümandır.Gelecek seçimlerde  özellikle, Hayırcıların ‘’Ana Gövdesi’’ CHP, asla  Gül’ün  adaylığını düşünmez…. Düşünse bile CHP tabanı  asla Gül’e oy vermez.

Kaldı ki sayın Gül’ün bu gün itibarıyla  halkta bir karşılığı yoktur. Etrafında gezenler ise bir elin parmakları kadar Ak Parti’den tasfiye edilmiş, mevzii kaybetmiş insanlardan ibarettir. Bu durumu,  Ak Parti’de, diğer muhaliflerde bilmektedir. Ak Parti’de mevzii kaybettiğiniz zaman unutulup gidersiniz.

Hal böyleyken Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği gibi CHP’nin kayığına binmek hiçbir muhafazakar, demokrat  özellikle Milli Görüş kökeninden gelen bir isme  siyaseten fayda getirmez. Siyasette bazı sözler siyasetçiyi ölünceye kadar gölge gibi takip eder.

Gül’ün CHP ile anılması konuşulması da böyle bir şeydir. CHP tabanı bana göre Abdullah Gül’den ziyade Ak Parti kurucularından  ve partiden ayrılan  sayın Abdüllatif Şener’i daha çok sever ve tutar. CHP’nin  tabanının önüne bu  iki isim konsa, Şener onay alır.

TAYYİP BEY NE YAPMAK İSTİYOR?

Ak Parti Lideri ve Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan, son demeçleriyle Abdullah Gül’ü muhatap almasının nedeni ise son süreçte dikensiz gül istememektedir. Tayyip Bey’in CHP diye bir derdi yoktur. Sayın Cumhurbaşkanı CHP’Yİ yüzde 25’e kilitleyerek bloke etmiştir. Pekala o da biliyor ki CHP’den  Ak Parti’ye oy gelmez. Tayyip bey Merkez Sağ ‘ı  konsolide ederek yüzde 50’yi safına çekmeyi başarmıştır. 16 yıldır ara sıra arızalar olsa da durum budur. Önce Has Parti ve lideri  sayın Numan Kurtulmuş’u ardından  sayın Süleyman Soylu’yu belki önümüzdeki süreçte Erbakan Hocamızın Oğlu Fatih Erbakan’ı saflarına katacaktır. Belki Saadet Partisini de ikna ederek  kendine göre Merkez Sağ Bahçe’sindeki tüm dikenleri bertaraf edecektir. Milliyetçi Cepheyle de birlikte hareket eden sayın  Erdoğan; Abdullah Gül’ü muhatap alarak bu işi bitirmek ve dikensiz Gül istemektedir. Zaten her ne kadar gündemden  düşmese de yıpranan sayın Gül olmuştur. En azından algı böyledir.  Tayyip Bey’in istediği de budur. Kendi bahçesinde Gül’ün dikenini istememekte,  yüzde 50-60 aralığını konsolide ederek seçimlere gitmek istemektedir.

Bunlar doğal olarak bir siyasetçinin hesap kitap işleridir. Ancak seçimlere giderken olağan üstü durumlar olur mu bilemeyiz. Ama Ak Parti, dar gelirli geniş kitlerle yönelik yeni projeler üretmesi ekonomiyi ilk 10 yılda olduğu gibi canlandırması  insanların cebine olumlu yönde dokunması şarttır. Seçimlere giderken ekonomi ve istihdam  önemli bir gösterge olacaktır Ak Parti adına büyük  şehirlerdeki kırılamayan ve ideolojik  olan Kürt oyları ne tarafa akacak belirsizliğini korumaktadır.

Sonuç:  2019 çetin geçeceğe benziyor. Tayyip Bey,  kendi bahçesindeki dikenleri temizleyerek bahçesindeki fidanları artırmak istiyor. Muhalefetin gözü ise Tayyip Bey’in bahçesinden ‘’Gül’’ kopararak geçici olarak koklamaktır. İşte Tayyip beyin  yapılan bu atraksiyonlara müsaade etmemesi ,   hem Abdullah Gül’e, hem de muhalefet adına açık bir mesajdır.

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İSTANBUL’UN TARİHİ YAPILARI – 2

    15 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    Yazarlarımızdan Mecit Bülent Yeşil, İstanbul'un tarihi yapıları ile ilgili değerlendirmesinin 2. bölümünü yazdı. Pera Palas Meşrutiyet Caddesi’nde yer alan Pera Palace Hotel, günümüzde müze otel olarak kullanılıyor. Romanlara ve filmlere konu olan Orient Ekspresi, İstanbul-Paris tren seferlerine başlayınca Avrupa standartlarına uygun bir otele ihtiyaç duyuldu ve 1892’de Pera PalaceHotel’in yapımına başlandı. Alexandre Vallaury’nin imzasını taşıyan ikonik yapı; Art Nouveau, neoklasik ve oryantalist mimari üslupları bir arada barındı...
  • LEONARDİT’in Tanımı

    09 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    İTO 81.Doğal ve İşlenmiş Katı yakıt Meslek Komitesine kayıtlı müteşebbisleri temsil eden bir sorumlu olarak bu bilgiyi sizlerle paylaşmayı en büyük görevlerden birisi olarak addediyorum.((KÖMÜRÜN HAM HALİ olarak değerlendirebileceğimiz bir mineral leonardit.Son zamanlarda tarımda tamamlayıcı bir şekilde kullanılmaya başlanan ve aranan duruma gelen üründen bahsediyorum)).KÖMÜRÜN KULLANIM ALANLARINI SAYARKEN GENÇ KÖMÜRLER GÜBRE OLARAK DA KULLANILABİLİR PRENSİBİNİ SÜREKLİ VURGULUYORUZ.ÜLKEMİZDE BOL MİKTARDA BULUNAN LEONARDİT NİMETİNİ VURGULARKEN ...
  • GALİBİN SAHİBİ ÇOK,  MAĞLUBUN HİÇ OLMAZMIŞ 

    06 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    Eğri oturup doğru konuşmak lazım  diye meşhur bir söz vardır. Belediye seçimlerini geride bıraktık. Türkiye genelinde halkın  sağduyusu ile huzurlu bir seçim atmosferi yaşadık. İstisnalar hariç bir Allah’ın Kulunun burnu kanamadı. Analiz kısmına gelince;  tebrik etmek lazım seçimin galibi Türkiye genelinde  CHP oldu. Çünkü,  Millet İttifakı halk tabanında birleşirken, Cumhur İttifakı  ise dağılarak seçime gitti..  Elbette seçim sonuçlarının sadece sebebi bu değil. Ekonomik zorluklar, emeklinin çilesi, enfl...
  • MEVLÜT BEY’İ NEDEN DESTEKLİYORUZ

    27 Mart 2024 Köşe Yazıları

    31 Mart Yerel yani belediye seçimlerine 3 beş gün kala elbette görüşümü açıklamak zorunda olup net tavır sergilemek durumundayım. Kağıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin Bey’in seçim çalışmalarını yakından takip eden bir kardeşiniz olarak birkaç cümle yazmak istedim . En dikkatimi çeken çalışmalardan biri mahallerde gerçekleştirdiği  ‘’Söz Siz’de’’  programlarıdır. Oldukça ilginin olduğu ve vatandaşların cesurca hasbihal ettiği bu söyleşilerde,  dikkatimi çeken şu sözleri buraya da almak istedim. Ne dediler?  Kağ...