logo

Erguvaniler

İbrahim Dülgar

İbrahim Dülgar
ibrahim@sadabadhaber.com

   Erguvan rengi antik çağda kırmızı böceğinden elde kırmızı rengin bir türeviydi. Tabii ki birkaç damla renk sağlanabilmesi, üretiminin karmaşık ve masraflı olması sebebi ile ancak soyluların giyebildiği pahalı bir giysi rengiydi.

         Bizans’ta imparatorların çocukları; erguvan renkli sarayda, erguvan rengindeki odada doğuyordu. Bu çocuklar “erguvan doğmuş” ya da “erguvan içinde doğmuş” unvanı alıyorlardı.Erguvan rengi giysi ve ayakkabı yalnızca saray mensuplarına özgüydü.

Erguvaniler kitabının yazarı Tayfun Er İzmir’in tarihi dokusunu mühendis olmasının getirdiği merakla incelerken yapıların geçmişini, öyküsünü, yapılar ile İzmir’in köklü aileleri arasındaki ilişkileri tespit eder.

        Ben de 54 yaşımda diyorum ki; İzmir’de de kast sistemi var. Türkiye’de de var, Dünyada da var. Hissediyorum, abartı değil, yöneticiler, elitler, öne çıkanlar, 25 yaşında CEO olanlar hep akraba veya akrabadan da yakın tanımlanamayan bir ortak paydaya sahipler.

       Mahir Çayan “oligarşi”, Tayfun Er “kast” diyor, ben “yönetenler” diyorum, siz “egemenler” diyebilirsiniz. Her ölçekte  bu tanımın  içindekiler bizden farklı.

       Harçlık nedir bilmeden İstanbul Yeni Levent Lisesini  bitirdim. Delikanlı olmuştum. İzmir de üniversite tahsilimi yaptım. Yeterince çalışkan talebe olduğum için Ege Üniversitesini 4 yılda bitirdim. Arkadaşım Cengiz ise  ikmale kalarak aynı okulu eylülde bitirdi.

      Okulu bitirip İstanbul Gültepe ye geldiğimde,  rahmetli babamla yüz yüze geldik Babam gözleri ile “oğlum ben kilim sattım Boyabat’tan İstanbul’a geldim. Her türlü ağır işte çalıştım. zaman bulduğumda da Kuran okudum, namaz kıldım ve uyudum. Tanıdığım kim olabilir ki sana iş bulmada yardımcı olayım.” dedi. Ben de gözlerimle “baba sen merak etme bir yerden başlarım..”  diyordum. Arkadaşım Cengiz ise kendisine önerilen kamu sektöründeki 3 müdürlüğü beğenmeyip, Türkiye’nin en büyük bankasında işe girdi.

     Rizeli ailenin oğlu Cengiz fazla zorlanmadan şu anda büyük bir bankanın şube müdürü oldu. Boyabatlı ailenin çocuğu İbrahim sıfırdan muhasebe bürosunda hayata başladı. Şu anda Serbest Muhasebeci Mali Müşavir.“Türk Oscar schidler “ olarak bilinen eski Fransız konsolosu Necdet Kent ‘ in oğlu da dünyanın en büyük içecek markasına yönetim kurulu başkanı oldu. Yani hiçbir şey tesadüf değil

      Bana göre Atatürk te mevcut kast sisteminden rahatsızdı. Ve Türk çocuklarının fırsat eşitliğinden yararlanması için Köy Enstitülerine önem verdi. Bu kast sistemini delip Türk çocuklarının liyakat’e göre hayatta rol almasını istedi. Heyhat büyük ihtimalle kendini tanrı yerine koyanlar tarafından zehirlendi.

      E.. ben Boyabat’tan çıktım ben de oligark  olacağım. E.. olursun Oligarşiye dahil olabilmek için siyasette, ticarette, Bürokraside çok yüksek mertebelere gelmen lazım. Ki oligark oldum zannedersin, fakat oligarşiye hizmet eder konuma gelirsin. Oligarşiye dahil olmak için;

  1 – Belli yerlerde, belli semtlerde doğmak,

  2 – Egemen ailelere mensubiyet,

  3 – Evlilik ve dünürlük ilişkileri,

  4 -Okulların isimleri önemli olmak üzere okul arkadaşlığı,

  5 -Amaca uygun iş ortaklıkları,

  6 -Masonik ilişkiler gerekli.

     O halde son söz İzmir de erguvaniler, Türkiye’de sebatayizm, ABD de neocanlar. Dünyada evangelizm’i doğru okuyamayan genç Türk aydınlarının işleri oldukça zor. Halen meleklerin cinsiyetini tartışıyorlar veya tartıştırıyorlar: Laik- Anti laik, Sünni –alevi, Dersimden özür dilensin mi dilenmesin mi?  Okul mu,  cami mi yapalım? Her okulu  imam hatip mi yapalım? Kâğıthane belediye imkânlarından Rizeliler mi Gümüşhaneliler mi Erzincanlılar mı kim daha fazla yararlansın? Türbanı anaokuluna kadar indirelim mi? Amerika’yı Müslümanlar mı keşfetti? …

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İSTANBUL’UN TARİHİ YAPILARI – 2

    15 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    Yazarlarımızdan Mecit Bülent Yeşil, İstanbul'un tarihi yapıları ile ilgili değerlendirmesinin 2. bölümünü yazdı. Pera Palas Meşrutiyet Caddesi’nde yer alan Pera Palace Hotel, günümüzde müze otel olarak kullanılıyor. Romanlara ve filmlere konu olan Orient Ekspresi, İstanbul-Paris tren seferlerine başlayınca Avrupa standartlarına uygun bir otele ihtiyaç duyuldu ve 1892’de Pera PalaceHotel’in yapımına başlandı. Alexandre Vallaury’nin imzasını taşıyan ikonik yapı; Art Nouveau, neoklasik ve oryantalist mimari üslupları bir arada barındı...
  • LEONARDİT’in Tanımı

    09 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    İTO 81.Doğal ve İşlenmiş Katı yakıt Meslek Komitesine kayıtlı müteşebbisleri temsil eden bir sorumlu olarak bu bilgiyi sizlerle paylaşmayı en büyük görevlerden birisi olarak addediyorum.((KÖMÜRÜN HAM HALİ olarak değerlendirebileceğimiz bir mineral leonardit.Son zamanlarda tarımda tamamlayıcı bir şekilde kullanılmaya başlanan ve aranan duruma gelen üründen bahsediyorum)).KÖMÜRÜN KULLANIM ALANLARINI SAYARKEN GENÇ KÖMÜRLER GÜBRE OLARAK DA KULLANILABİLİR PRENSİBİNİ SÜREKLİ VURGULUYORUZ.ÜLKEMİZDE BOL MİKTARDA BULUNAN LEONARDİT NİMETİNİ VURGULARKEN ...
  • GALİBİN SAHİBİ ÇOK,  MAĞLUBUN HİÇ OLMAZMIŞ 

    06 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    Eğri oturup doğru konuşmak lazım  diye meşhur bir söz vardır. Belediye seçimlerini geride bıraktık. Türkiye genelinde halkın  sağduyusu ile huzurlu bir seçim atmosferi yaşadık. İstisnalar hariç bir Allah’ın Kulunun burnu kanamadı. Analiz kısmına gelince;  tebrik etmek lazım seçimin galibi Türkiye genelinde  CHP oldu. Çünkü,  Millet İttifakı halk tabanında birleşirken, Cumhur İttifakı  ise dağılarak seçime gitti..  Elbette seçim sonuçlarının sadece sebebi bu değil. Ekonomik zorluklar, emeklinin çilesi, enfl...
  • MEVLÜT BEY’İ NEDEN DESTEKLİYORUZ

    27 Mart 2024 Köşe Yazıları

    31 Mart Yerel yani belediye seçimlerine 3 beş gün kala elbette görüşümü açıklamak zorunda olup net tavır sergilemek durumundayım. Kağıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin Bey’in seçim çalışmalarını yakından takip eden bir kardeşiniz olarak birkaç cümle yazmak istedim . En dikkatimi çeken çalışmalardan biri mahallerde gerçekleştirdiği  ‘’Söz Siz’de’’  programlarıdır. Oldukça ilginin olduğu ve vatandaşların cesurca hasbihal ettiği bu söyleşilerde,  dikkatimi çeken şu sözleri buraya da almak istedim. Ne dediler?  Kağ...