logo

BİR GARİP VEDA…

Derya Deniz Dinç

Derya Deniz Dinç
ddinc@windowslive.com


‘’Öyle yorgunum ki hiç sorma; beni bir tek biricik sen anlarsın’’. Büyük usta Cahit KÜLEBİ’nin oğlu Ali KÜLEBİ’den öğrenmiştim bu şiiri. Ne çok etkilenmiştim.1991 yılından bu yana yazılar yazıyorum. Kendimce iletişim kurmanın en güzel yolu bu. Oysa görmeden, mimik, refleks, ses ve beden dilini kullanmadan yazarak ifade etmek en zorudur. Anlaşılmak gerçekten bir ödüldür hepimiz için, anlatabilmek ise yetenek… Bu nedenle herkes yazar olamaz, herkes kalem erbabı değildir. Şimdilerde, herkes şair, herkes yazar, herkes köşe yazarı… Son basılı gazetenin 2042 yılında basılacağı ve daha sonra bir daha asla basılı gazete olmayacağı söyleniyor. Yıllar evvel her birimizin kahvaltı sofralarının vazgeçilmeziydi gazeteler. Yeni durumlara alışmak en çok benim yaşlarımda zordur. Değişime büyük direnç gösteririz.

Covid 19 sürecinde eski normal-yeni normal çok tartışıldı. Tartışılmalıydı zira kimselere derdimizi anlatamadık. Fakat kızmamalıyız çünkü insanlardan yüzlerce yıllık alışkanlıklarını, değerlerini, kültürlerini değiştirmeyi beklemek asla kolay olmayacaktır. Düğünlerimiz, cenazelerimiz, bayramlarımız, alışkanlıklarımız, günlük rutinlerimiz hep değişmek zorunda ve bunun adı yeni normal… Sudan çıkmış balık benzetmesi bu kadar mı uyar bu duruma? Bu sebeple kızamayız, kızmamalıyız işte.

Savaşları görüyorum; zulmü seyrediyorum, ayakları çıplak yürüyen bebeler var şuracıkta,  izliyorum… Bebelerin gözlerindeki çaresizlik ve korkuyu hissediyorum. Hissettikçe acı çekiyorum. Gökyüzü karanlığını bir yorgan gibi ört üstlerine… Madem ellerimi uzatıp ağlayan bebelerin, korkan bebelerin hayal perisi olamıyorum; gösterme bana o zaman; bu çaresizlikte ben boğuluyorum…

Deniz ve gökyüzü sanki tek vücut olmuşlar sarılmışlar birbirlerine. Yoldaş olmuşlar. Önce deniz akıtmış içindeki tüm sıkıntıyı. Kucaklamış gökyüzü, aynı renkte birleşmişler. Birleşmek isteyenler birleşecek bir nokta mutlaka buluyorlar; değil mi?

Ben bu gazetenin sahibi Cemil Öğütcü için birkaç kelam etmek isterim. Cemil Üstad ve ben ne fikren, ne siyaseten, ne yaşama bakış açısından en ufak bir benzerlik göstermeyiz. Bu derece farklı iken 5 yıldır bu gazetede yazıyorum ve tek bir yazımda tek bir kelime değişikliği yapılmadı. Hangi konuda yazacağım söylenmedi. Ve ben 30 senedir yazıyorum, 30 senedir hiç bu gazetede olduğum kadar huzurlu yazmadım.Bu kadar farklı insanların sizi bu kadar huzurlu edebilmeleri filmlerde görebileceğiniz bir sahne iken ben gerçek hayatta yaşadım. Cemil ÖĞÜTCÜ’ ye sonsuz saygım ve hürmetim buradan gelmektedir. İnanılmaz mutlu olduğum bir yer SadababHaber. Başta Cemil Üstad olmak üzere Sadabad Haber’de yazan tüm kalemdaşlarıma da sonsuz teşekkürü borç bilirim.

Çok yorgunum. Yağmurda saatlerce yürümüş ve sırılsıklam olmuş bir haldeyim. Kurulanmam lazım, ısınmam, kendime gelmem ve yeniden yürümek istemem lazım.

Yaşarken hayatı hep bir acelem vardı. İnanılmaz enerjik, hayat dolu, çok gülen bir insandım. Şimdilerde üzerimde umarsız bir yılgınlık var. Belki dönem dönem geçirilen bir durumdur bu, belki de ben artık dönüşü olmayan yolda bıraktıklarım ve kavuşamadıklarım için yas tutuyorumdur. Beraber yaşlanan birlikte çocuklarını evlendiren, saygı ve sevgi dolu beraberlikleri gördükçe başarısızlığım bir tokat gibi iniyor suratıma.

‘Ölmek birşeydeğil,korkunç olan yaşamamaktır..’diyor; Victor Hugo. Ve ne doğru söylüyor. Yaşama cesaretimizi kaybediyoruz. Başkaları için yaşıyoruz ya da başkası için. Kendimizi yok ediyoruz. Fedakârlığın en korkunç hali yaşama biçimi haline dönüşmüş olmasıdır. İşte bu ironik bir katliamdır.

Cehaletin en önemli özelliği bencilliktir. Bencillik çok tehlikelidir. Başkaları çalışsın biz ekmek yiyelim, benim bahçem temiz olsun yan bahçeye ne olursa olsun, benim ve ailemin karnı doysun, komşu aç kalırsa kalsın; mantığı cahil bencilliğinin en tipik örneklemeleridir. Yani gemisini kurtaran kaptan düsturu ile hareket etmek sizin uyanıklığınızı değil cehaletinizi gösterir. Şimdi ben kimseyi meşgul etmeyeyim, klavyelerinizin başına koşun ve sevmediğiniz, istemediğiniz ne varsa küfretmeye devam edin. Farklılıklarımızın bizi renklendirdiğini unutarak… Onu da herkesin vicdanına havale ediyorum…

Aşk ile eyvallah…

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • MEVLÜT BEY’İ NEDEN DESTEKLİYORUZ

    27 Mart 2024 Köşe Yazıları

    31 Mart Yerel yani belediye seçimlerine 3 beş gün kala elbette görüşümü açıklamak zorunda olup net tavır sergilemek durumundayım. Kağıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin Bey’in seçim çalışmalarını yakından takip eden bir kardeşiniz olarak birkaç cümle yazmak istedim . En dikkatimi çeken çalışmalardan biri mahallerde gerçekleştirdiği  ‘’Söz Siz’de’’  programlarıdır. Oldukça ilginin olduğu ve vatandaşların cesurca hasbihal ettiği bu söyleşilerde,  dikkatimi çeken şu sözleri buraya da almak istedim. Ne dediler?  Kağ...
  • BİLİM VE İNSAN

    26 Mart 2024 Köşe Yazıları

    İnsan oğlu, yaşadığı dünyaya, ilim vasıtası ile, iyiye, güzele ve mükemmele ulaşmak için gönderilmiştir. İnsanı, diğer varlıklardan ayıran yegane özelliği, düşünme özelliğidir. Öne geçiren de aynı özelliktir. İnsanlığın tamamı, yaratılışından bu güne kadar, ilim vesilesi ile gelişmiş ve ilerlemiştir. Ferdi ve içtimai olarak, geleceği kavramak, bilgi toplumu olmakla mümkündür. Küreselleşmiş dünyaya uyum sağlamak, ilim sayesinde mümkün olacaktır. Bir çok batılı ülkeler, icraatlarda ve keşiflerde ilerleme sağlamış ise, ilim sayesinde olmuştur....
  • KAĞITHANE SEÇİMLERİ FORMALİTE Mİ ?

    04 Mart 2024 Köşe Yazıları

     Kısmet olursa  başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan  mübarek Ramazan Ayı’na giriyoruz. İnşallah bu mübarek  ay, mazlum coğrafyalarda inim inim inleyen kardeşlerimizin kurtuluşuna vesile olur. İslam Coğrafyası, Ramazan coşkusu yaşarken bizler Türkiye’de 2 heyecanı birlikte hissedeceğiz. Elbette Ramazan’la birlikte manevi iklimimiz zirveye çıkacak. Beden terbiyemizin yanı sıra paylaşma, yardımlaşma ve kaynaşma ibadetlerimizden    inşallah Rabbim razı gelir. Bu konularda Ramaza...
  • ENERJİDE BİR İYİ HABER DAHA

    03 Şubat 2024 Köşe Yazıları

    Türkiye olarak Bizde bu hidrojen konusunda çalışma başlattık ama Japon’lar devreye sokmuş bile. Hem de otomobile uygulamasında seri üretime kadar getirmişler. Elektrikli otomobiller yolları doldurmaya hızla devam ederken,HİDROJEN yakıtlı otomobiller de devreye sokuluyor.Enerjide çeşitlilik dengeli şekilde artıyor. Enerjide üç tane olmazsa olmaz düstur vardır. 1-Enerjide çeşitlilik 2-Enerjide verimlilik 3-Enerjide tasarruf Son zamanlarda dünyada ve ülkemizde enerjide çeşitlilik prensibi içine giren çalışmalar ve buluşlar hız k...