Son Dakika
Kağıthane’de Freni Boşalan Araç Kaza Yaptı
Kağıthane’de 74 Yaşındaki Emekli Dolandırıldı
Kağıthane’de Bilgisayar Dolandırıcıları Yakalandı
Kağıthane’de Polislere Saldırı
Kağıthane’de Filistinli iş insanına silahlı saldırı: 1 ölü, 2 yaralı…
Kağıthane’de husumetlisini başından vurarak ağır yaralayan şahıs tutuklandı
Son günlerde Amerika ve Avrupa Ulusal Senato ve Parlemantolarnda sözde Ermeni Tasarısı oylamalarının ülkemiz aleyhine sonuçlanması sürpriz değildir. Biz Türkiye olarak yıllardır Batı Hristiyan ülkelerinden ne zaman olumlu bir sonuç aldık ki şimdilerde alalım. Türkiye’deki tüm darbelerin arkasında zaten ABD, Nato, ve Avrupalılar yok mu ? O Halde ne müttefiki , ne dosttu? Bunlar sadece hamasetten ibaret sözlerdir.
Türkiye’nin artık düşman tanımlamasını yaparak Batı dünyasını elinin tersiyle itmesi lazım. Artı şu açıkça Türk toplumuna anlatılmalıdır. Bizim düşmanlarımız gerçekte ABD, Avrupa , İngiliz ve İsrail’dir. Artık net olma zamanı gelmiştir. Aksi takdirde ABD ve Avrupa’nın her platformda gündeme getirdiği ‘’Yaptırım’’ sopasından kurtulamayız ve önümüzü göremeyiz. Türkiye’deki ekonomik sıkıntıların en başındaki sorun, batının yaptırım kaosudur. İş insanları ve para sahipleri belirsizlik ve Batının spekülasyonları nedeniyle önünü görememektedir. Oysaki bankalarımız mevduat hesaplarıyla zirve noktasındadır.
Zannediyorum önümüzdeki Mart ve Nisan’a kadar Türkiye’nin hangi blokta yer alacağı ve düşman tanımlamasının yeniden tanımlanacağı süreç başlayacaktır. Kürecik, İncirlik üslerinin kapatılıp kapatılmayacağı ES 400 Füzeleri netliğe kavuşturulup saflar daha da net hale gelecektir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de tutunması ve çıkarlarını koruması için bu atraksiyonları yapmasından başkaca alternatifi yoktur. Libya ile anlaşma çok önemli bir hamledir. Belki zaman içerisinde Nato gibi dost görünen aslında büyük düşmandan ibret olan ve işgalcilikten öteye gitmeyen bu yapıdan kurtulmamızın da zamanı gelmiştir. Hal böyleyken bu milletin evlatları bel kİ aç- açık kalacak, sıkıntılar çekecek ama ebedi olarak sözde müttefik görünen bu işgalcilerden kurtularak geleceğini garanti altına alacaktır.
SÖZDE SOYKIRIM HİKAYESİ
Ermeni lobileri batıda yıllardır çalışıyorlar. 3T ( Tanıtım, Tazminat, Toprak) formülü ile milyarlarca ekonomik kaynak oluşturarak Türkiye’nin gelecekte en büyük problemi ile karşı karşıya kalması için var güçleriyle çalışıyorlar. Bu uğraşlarını milyarlarca dolar harcayarak yapıyorlar. Ermenilerin mücadelesi tüm Hristiyan alemi ve batının da işine gelmektedir. Türkiye ise sadece Sayın Cumhurbaşkanı’nın söylemleri ile savunma yapabiliyor. Oysaki Tüm ülkenin STK’ları Zinde Güçleri, Sermayesi, Medyası siyaseti ile karşı taarruz yapıp; haklılıklarımızı gündeme getirmek durumundayız. Maalesef hayati önem taşıyan bu kon uda diğer unsurlarımız kaçak güreşmektedir. Unutmayalım Bulgaristan’da, Bulgar Rejimi tarafından soydaşlarımıza ve Müslümanlara yapılan zumlu Naim Süleymanoğlu Dünya gündemine taşıyarak çok büyük katkı sunmuştu. Geçtiğimiz hafta benzer girişimi ünlü yıldızımız karakter ve dürüstlük abidesi futbolcumuz Mesut Özdil, Uygur Türklerine yapılan zulmü gündeme getirmiş, Çin Hükümetini söylem bazında da olsa savunmaya geçirtmesine neden olmuştu. Özdil’in bu çıkışı Batıdan bile destek gördü.
Durum bu iken yapılan zulmü, Esas Soykırımı yapanların Avrupalılar olduğunu tüm dünya Coğrafyalarında anlatmak durumundayız. Fransa’nın İtalya’nın İngiliz’in Yunan’ın Sırp’ın, Bulgar’ın milyonlarca Müslüman’ı öldürerek soykırım yaptıklarını anlatmalıyız. Cezayir’de, Libya’da, Irak’ta, Bulgaristan’da son olarak Bosna’da 10 milyonları bulan katliamlarını, Batı vahşetini öncelikle kendi Çocuklarımıza, milletimize anlatmak durumundayız. Yeni nesiller, düşmanlarını tanımamaktadır. Adeta Batı hayranlığı ile yetiştirilmektedir… Sömürgeci Batının kanlı tarihi bu gençliğe neden anlatılmaz? Bu ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı neden bu soykırımları kendi çocuklarımıza anlatmaz; ders kitaplarına yer vermezler anlamış değilim. Özetle batının vahşi soykırımları öncelikle milletimize anlatılarak bilinçlendirilmelidir. Cezayir’de ölen milyonlarca Müslüman’ın keza Libya’da Irakta kimlerin soykırım yaptıkları Türk televizyonlarında tıpkı dizi filmleri gibi ya yada belgesel şeklinde yayınlanmalıdır. Bakın o zaman korkak Batı nasıl hizaya gelecek. Bir de Osmanlı soykırım yaptı iddiası akli selim düşünen bir insan için oldukça komik gelmektedir. Osmanlı Soykırım yapmış olsa idi çok güçlü olduğu zaman yapar, Dünya’da taş üstüne taş bırakmazdı.
DİN BİRLİĞİ DEĞİL İHTİYAÇ BİRLİĞİ
Toprakları işgal edilenler Müslümanlar, kanları akan Müslümanlar, yer altı zenginlikleri sömürülenler Müslümanlar, Öz vatanlarından sürgün edilenler Müslümanlar, Soykırıma uğrayarak TECHİR’e mecbur bırakılanlar Müslümanlar, varlık içinde yokluk çekenler Müslümanlar…
Özetle : 8 milyar insanlığın kölesi Müslümanlar ve 2 Milyara yaklaşan nüfusuyla adeta Hristiyan alemini nüfus açısından yakalamaya çalışan bu toplum hala birbirini yok etmeye, parçalamaya ,kanını dökmeye devam ediyor. Nedeni Etnik ve mezhepsel. Özellikle Mezhepsel.. İngilizlerin yıllar önce temelini attığı projeler ile İslam alemi kendi kendini helak ediyor. Artık Müslümanlar, mezhep ve etnik gibi tali meselelerini terk edip ihtiyaç birliğine gitmelidir. Mezhep ve etnik yapılar konusunda anlaşılıyor ki Müslümanların bir araya gelerek vahdeti sağlamaları mümkün değil. O zaman; sorunları bir olan bu alemin hiç olmazsa ihtiyaç birliği etrafında toplanmaları kaçınılmazdır. Aksi takdirde İslam aleminin huzur ve refaha kavuşması mümkün değildir.
Bu konuyu Endonezya Cumhurbaşkanı Sukarno, Bandung Konferansında ne güzel açıklamıştı. ‘’Milletlerin birlik ve beraberlik kıstasının dini birlik değil, ihtiyaç birliği olduğudur.
Sukarno, Asya ve Afrika ülkeleri temsilcilerine seslenerek;
‘’ Bugün burada bizi birbirimize bağlayan şeyde ihtiyaç birliğidir. Dertlerimiz, sorunlarımız aynı, akıbetimiz ise meçhul … Bu durumda dinin, bizi birbirimizden ayırması mantıklı değil demişti.
Şu halde Bugün Müslümanlar etnik ve mezhepsel tali meseleleri üzerine enerji kaybetmek yerine en azından ihtiyaç birliği adı altında toplanması mecburidir. Aksi takdirde mezhep ve etnik ayrışma sonucunda dökülen kanlar önce parçalanmamıza, sonra aç kalmamıza daha sonra ise yok olmamızı sağlayacaktır. Bugün gelinen nokta vahdeti sağlamamız için ihtiyaç birliği etrafında kenetlenmemiz gerekmektedir.
2020 Yılının Ülkemiz, Milletimiz ve İslam Alemi İçin Hayırlar Getirmesini Diliyorum
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
12 Eylül 2024 Köşe Yazıları
22 Ağustos 2024 Köşe Yazıları
06 Ağustos 2024 Köşe Yazıları
05 Ağustos 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları