logo

Amerika gibi dostunuz varsa ; düşman aramanıza gerek yoktur

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Son günlerde Amerika ve Avrupa  Ulusal Senato ve  Parlemantolarnda  sözde Ermeni Tasarısı  oylamalarının ülkemiz aleyhine sonuçlanması sürpriz değildir. Biz Türkiye olarak yıllardır  Batı Hristiyan ülkelerinden ne zaman olumlu bir sonuç aldık ki  şimdilerde alalım. Türkiye’deki tüm darbelerin arkasında  zaten ABD,  Nato, ve Avrupalılar yok mu ?  O Halde ne müttefiki ,  ne dosttu?  Bunlar sadece hamasetten ibaret sözlerdir.

Türkiye’nin artık düşman tanımlamasını yaparak Batı dünyasını elinin tersiyle itmesi lazım. Artı şu açıkça Türk toplumuna anlatılmalıdır. Bizim düşmanlarımız gerçekte ABD,  Avrupa ,  İngiliz ve İsrail’dir. Artık net olma zamanı gelmiştir. Aksi  takdirde ABD ve  Avrupa’nın her platformda gündeme getirdiği  ‘’Yaptırım’’ sopasından kurtulamayız ve önümüzü göremeyiz. Türkiye’deki ekonomik sıkıntıların en başındaki sorun,  batının yaptırım kaosudur.  İş insanları ve para sahipleri belirsizlik ve Batının spekülasyonları nedeniyle önünü görememektedir. Oysaki bankalarımız mevduat hesaplarıyla zirve noktasındadır.

 Zannediyorum önümüzdeki Mart ve Nisan’a kadar Türkiye’nin hangi blokta yer alacağı ve düşman tanımlamasının yeniden tanımlanacağı süreç başlayacaktır.  Kürecik, İncirlik üslerinin  kapatılıp kapatılmayacağı  ES 400 Füzeleri netliğe kavuşturulup saflar daha da net hale gelecektir. Türkiye’nin  Doğu Akdeniz’de tutunması ve çıkarlarını koruması için bu atraksiyonları yapmasından başkaca alternatifi yoktur. Libya ile anlaşma çok önemli bir hamledir.  Belki zaman içerisinde Nato gibi dost görünen aslında büyük düşmandan ibret olan ve  işgalcilikten öteye gitmeyen bu yapıdan kurtulmamızın da  zamanı gelmiştir. Hal böyleyken bu milletin evlatları bel kİ  aç- açık  kalacak, sıkıntılar çekecek ama ebedi olarak  sözde  müttefik görünen bu işgalcilerden  kurtularak geleceğini garanti altına alacaktır.

 SÖZDE SOYKIRIM HİKAYESİ

Ermeni lobileri batıda yıllardır çalışıyorlar. 3T ( Tanıtım, Tazminat, Toprak) formülü ile milyarlarca ekonomik kaynak oluşturarak Türkiye’nin gelecekte en büyük problemi ile karşı karşıya kalması için var güçleriyle  çalışıyorlar. Bu uğraşlarını milyarlarca dolar harcayarak yapıyorlar. Ermenilerin mücadelesi  tüm Hristiyan alemi ve batının da işine gelmektedir. Türkiye ise sadece Sayın Cumhurbaşkanı’nın söylemleri ile savunma yapabiliyor. Oysaki Tüm ülkenin STK’ları Zinde Güçleri, Sermayesi, Medyası  siyaseti ile karşı taarruz yapıp;  haklılıklarımızı gündeme getirmek durumundayız. Maalesef hayati önem taşıyan bu kon uda diğer unsurlarımız kaçak güreşmektedir. Unutmayalım Bulgaristan’da,  Bulgar Rejimi tarafından soydaşlarımıza ve Müslümanlara yapılan zumlu Naim Süleymanoğlu Dünya gündemine taşıyarak çok büyük katkı sunmuştu. Geçtiğimiz hafta benzer girişimi ünlü yıldızımız karakter ve  dürüstlük abidesi  futbolcumuz  Mesut Özdil,  Uygur Türklerine yapılan zulmü gündeme getirmiş, Çin Hükümetini söylem bazında da olsa savunmaya geçirtmesine neden olmuştu.    Özdil’in bu çıkışı Batıdan bile  destek gördü.

Durum bu iken yapılan zulmü, Esas Soykırımı yapanların Avrupalılar olduğunu tüm dünya Coğrafyalarında anlatmak durumundayız. Fransa’nın İtalya’nın İngiliz’in Yunan’ın Sırp’ın, Bulgar’ın  milyonlarca Müslüman’ı  öldürerek soykırım yaptıklarını anlatmalıyız. Cezayir’de, Libya’da, Irak’ta, Bulgaristan’da  son olarak Bosna’da 10 milyonları bulan katliamlarını,  Batı vahşetini öncelikle kendi Çocuklarımıza, milletimize anlatmak durumundayız.  Yeni nesiller,  düşmanlarını tanımamaktadır. Adeta Batı hayranlığı ile yetiştirilmektedir…  Sömürgeci Batının kanlı tarihi  bu gençliğe neden anlatılmaz?  Bu ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı neden bu soykırımları kendi çocuklarımıza anlatmaz;  ders kitaplarına yer vermezler anlamış değilim. Özetle batının vahşi soykırımları öncelikle milletimize anlatılarak bilinçlendirilmelidir. Cezayir’de ölen milyonlarca Müslüman’ın keza Libya’da Irakta kimlerin soykırım yaptıkları  Türk televizyonlarında tıpkı dizi filmleri gibi ya yada belgesel şeklinde yayınlanmalıdır. Bakın o zaman korkak Batı nasıl hizaya gelecek. Bir de Osmanlı soykırım yaptı iddiası  akli selim düşünen bir insan için oldukça komik gelmektedir. Osmanlı Soykırım yapmış olsa idi çok güçlü olduğu zaman yapar,  Dünya’da taş üstüne  taş  bırakmazdı.

DİN BİRLİĞİ DEĞİL İHTİYAÇ BİRLİĞİ

Toprakları işgal edilenler Müslümanlar, kanları akan Müslümanlar, yer altı zenginlikleri sömürülenler Müslümanlar, Öz vatanlarından sürgün edilenler Müslümanlar, Soykırıma uğrayarak TECHİR’e mecbur bırakılanlar Müslümanlar, varlık içinde yokluk çekenler Müslümanlar… 

Özetle : 8 milyar insanlığın kölesi Müslümanlar ve 2 Milyara yaklaşan nüfusuyla  adeta Hristiyan alemini  nüfus açısından yakalamaya çalışan bu toplum hala birbirini yok etmeye, parçalamaya ,kanını dökmeye devam ediyor. Nedeni Etnik ve mezhepsel. Özellikle Mezhepsel..  İngilizlerin yıllar önce temelini attığı  projeler  ile İslam alemi kendi kendini helak ediyor. Artık Müslümanlar,  mezhep ve etnik gibi tali meselelerini terk edip ihtiyaç birliğine gitmelidir. Mezhep ve etnik yapılar konusunda anlaşılıyor ki Müslümanların bir araya gelerek vahdeti sağlamaları mümkün değil.  O zaman; sorunları bir olan bu alemin hiç olmazsa ihtiyaç birliği etrafında toplanmaları kaçınılmazdır. Aksi takdirde İslam aleminin huzur ve refaha kavuşması mümkün değildir.

 Bu konuyu Endonezya Cumhurbaşkanı Sukarno,   Bandung Konferansında ne güzel açıklamıştı. ‘’Milletlerin birlik ve beraberlik kıstasının dini birlik değil,  ihtiyaç birliği olduğudur.

Sukarno,  Asya ve Afrika ülkeleri temsilcilerine seslenerek;
 ‘’ Bugün burada  bizi birbirimize bağlayan şeyde ihtiyaç birliğidir. Dertlerimiz, sorunlarımız aynı, akıbetimiz ise  meçhul …  Bu durumda  dinin,  bizi birbirimizden ayırması mantıklı değil  demişti.

 Şu halde Bugün Müslümanlar etnik ve mezhepsel  tali meseleleri üzerine enerji kaybetmek yerine en azından ihtiyaç birliği adı altında toplanması mecburidir. Aksi takdirde mezhep ve etnik ayrışma sonucunda dökülen kanlar önce parçalanmamıza, sonra aç kalmamıza daha sonra ise yok olmamızı sağlayacaktır. Bugün gelinen nokta vahdeti sağlamamız için ihtiyaç birliği etrafında kenetlenmemiz gerekmektedir.

2020 Yılının Ülkemiz, Milletimiz ve İslam Alemi İçin Hayırlar Getirmesini Diliyorum

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • MEYVE AĞACI

    12 Eylül 2024 Köşe Yazıları

    Herhangi bir sohbet esnasında veya görüşmelerde, mecazi ve ya gerçek anlamda ifade edilen, meyve veren ağaç taşlanır sözleri; bize, bazı olmaması gereken tutumları hatırlatır. Bu ifadeler, olumsuzluk örnekleri olduğu gibi, hazımsızlığın da bir işareti gibidir. Meyve veren ağaç niye taşlanır, taşlanmasa olmaz mı. O, meyve ağacının meyve verecek çiçeği niye koparılır, koparılmasa olmaz mı. O ağacın dalı niye kırılır. O, meyve veren ağaca, zarar vermek yerine, ihtiyacı olan su ve toprakla beslense, bakımı yapılarak; meyvesinden, ağ...
  • ADAM OLMAK

    22 Ağustos 2024 Köşe Yazıları

    Hani bir deyim vardır ya. Adam ol adam.  Evet, adam olmak gerekir.  Hem de, adam gibi adam.             Adamlık, para ile satın alınmıyor. Pazarı yok. Fiyat belirlenemiyor. Satın alacak maddi güç de yok. Bazen, kişilikler ve şerefler satılmış olsa da. Her insan; doğduğunda, adam gibi doğar. Nerede doğacağını bilemez,Nerede doğacağına karar verecek durumda hiç değil. Seçeneği de yok zaten. Doğuda mı, batıda mı, kuzeyde mi, güneyde mi, Java Adası’nda mı. Seçenek yok. Zenci ...
  • KATI YAKIT OLARAK PELET NEDİR?

    06 Ağustos 2024 Köşe Yazıları

    PELLET (PELET)YAKITI                                                                                        &...
  • EL YAPIMI KÂĞIT ATÖLYESİ ÇOCUKLARI AĞIRLAMAYA DEVAM EDİYOR

    05 Ağustos 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    Kâğıthane Belediyesi bünyesinde hizmet veren El Yapımı Kâğıt Atölyesi’nde el yapımı kâğıtçılık yaşatılmaya devam ediyor. Atölyeye gelen çocuklar atık kumaşların geri dönüştürülmesiyle farklı tür ve renkte kâğıtlar elde ediyorlar. Çocuklar El Yapımı Kağıt Atölyesi'nde hem kâğıdın binlerce yıllık tarihini hem de çevreye zarar vermeden geri dönüşüm gibi doğal yöntemlerle, kâğıt yapımını öğreniyorlar. El Yapımı Kâğıt Atölyesi’nde kâğıtlar tamamen doğal malzemelerden üretiliyor. Atık pamuk, ipek, keten, yumurta kolileri, gazete kâğıtl...