Son Dakika
Her şey on saniye sürdü. Başlaması, hissetmem ve işte budur demem… Hepsi yalnızca on saniye… O’na ait hiç bir şeyi bilmeden, görmeden, duymadan zekâsına tutuldum. Zekâyı hep çok sevmişimdir. Zeki insandaki inanılmaz çekiciliği fark ederim hemen.
Zekâ olmazsa olmazım lakin dürüstlük, netlik, şefkat ise vazgeçilmezimdir. Sanırım hepimiz bu insani özelikleri tercih eder ve sevdiğimiz de var olsun isteriz. Hemen burada şu soru aklıma geliyor? Aşkı hesaplayabiliyormuyuz biz? Kimeâşık olacağımızı, hangi kişilik özelliklerine sahip olacağını, hangi milliyete, hangi dine mensup olacağını tercih edebiliyormuyuz? Eğer cevabınız evet ise yaşadığınız her ne ise asla aşk değildir. Çünkü aşkta hiç bir hesap olmaz, olamaz… Seçiyor ya da seçebiliyorsanız bu bir mantık birlikteliğidir.Peki, aşk sonsuzmudur? Asla… Yaşanmamış olan aşk hariç hiç bir aşk kalıcı değildir. Aşk bir yanılsama, geçici delilik hali, mantıksızlık durumudur.
Eğer siz gerçekten sevdalıysanız istediğiniz kişi olmasını beklemez; olduğu gibi seversiniz. Aksini yapıyorsanız, sevdalı değilsinizdir, kendinize uygun, sizin isteklerinize cevap verecek bir partnerarıyorsunuzdur. Yazık, gerçek sevdayı hiç yaşayamayacak kadar korkaksınız demektir. Şartlarınız varsa bir birliktelikte ve içinizde bir nebze vicdan varsa bunu karşınızdaki kişiye dürüstçe, mertçe açıklamalısınız. Çünkü şartların olduğu yerde sevda yoktur, olamaz. Bunu o kişinin bilmeye hakkı vardır.
Kendi perspektifimden baktığımda artık birçok şeyi yaşamak için geç kaldığımı düşünüyorum. Aşkın yaşı olmaz; tamamen katılıyorum. Lakin yaş ilerledikçe daha temkinli, daha sorgulayıcı, daha seçici oluyorsunuz. Bunlar ise aşkın tabiatına aykırıdır. Belki de bu yüzden ileri yaşlarda çok zor âşık olunur ama olunduğunda da dev gibi bir aşk yaşanır ve gençlik aşklarındaki gibi çabuk geçmez, çabuk unutulmaz…
Hayatımda tek bir dilek hakkım olsaydı ölmeden âşık olmak derdim. Aşk olmadan yaşam ne kadar basit ne kadar tekdüze ne kadar yüreksiz geçiyor.
İnsan âşık olacağı kişiyi seçemiyor. Bazen en yanlış kişiyi, bazen en olmadık zamanı bazen de en berbat şeklini yaşatıyor aşk insanlara… Çünkü aşk kendiliğinden geliyor ve bize danışmıyor.
Şimdi bir on saniye gerçeği ile karşı karşıyayım. Meğer Anlar ne kadar önemliymiş. Öğrenmek için 46 yıl beklemem gerekiyormuş.
Aşk, ücreti ve karşılığı olmayan bir hastalıktır Aşk hükmetmez ; terbiye eder…!DiyorMevlana… Busözü kavrayabilen zaten aşkın tüm sırrınıda çözmüş demektir. Mevlana’nın bahsettiği elbette ki ilahi aşktır. Fakat beşeri aşk tada durum aynıdır. Aşkın yaşattıkları bir hüküm değildir. Aşk yalnızca mevcut duruma yani âşık olma haline kişiyi alıştırır yani terbiye eder. Aşık’ı üzmemek için maşukun çabalamasıdır bu… Ve keşke aşkta hiç bir şeyin yasaklanamayacağını bilebilsek, anlayabilsek. Yasaklanan ‘aklındamıyım diye sorma’ bile olsa. Hüküm altına almadan terbiye edebilsek yüreklerimizi…
Aşk ile eyvallah…
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları
05 Ekim 2024 Köşe Yazıları