logo

BİR TUTAM HÜZÜN

Derya Deniz Dinç

Derya Deniz Dinç
ddinc@windowslive.com


Çoğu kez yenilgiler yorsa da bizi gerçekte hayata daha sıkı ve güçlü devam etmemizi sağlar. Acı çektikçe özgürleşir, özgürleştikçe insanlaşırız. Uzun soluklu dinlenmeler isteriz bazen. Ancak durdukça mücadele şevkimizi yitirdiğimizin farkına varmayız. En büyük yorgunluklar en mutlu anlarımızda hissedilir. Nedeni çok basittir. Mücadele ederken direniriz, direnirken hırpalanmışlıklarımızı göremeyiz, sezemeyiz. Ne zaman ki her şey yoluna girer derin bir oh çekme anındayızdır; işte o zaman ne denli yorulduğumuzu hissederiz. Her sinir buhranı en rahat zamanlarda gelir bu sebeple…

       Bir insan 65 yaşına geldiğinde geriye dönüp bakıyor ve mazi gözlerinin önünden geçerken yüreği buruk, gözleri buğulu seyrediyor kareleri. Sanki yaşayan o değilmiş gibi kimi zaman şaşkınlık, kimi zaman keder, kimi zaman mutlulukla… Ne çabuk geçtiğini düşünüyor zamanın. Yüreğinden geçenleri yaşamadığı için kızıyor kendisine. Seneler evvel, çok daha genç iken hep başkalarının yaşatmadıklarından şikâyet ederdi. Oysa yıllar geçtikçe öğrendi ki; yaşadığı her şeyden yalnızca kendisi sorumludur insan. Belki bu nedenledir ki başkalarını suçlamamayı öğrenişi.

       Hayatın provası, tekrarı yok. Bu denli kıymetli bir değeri nasıl da hoyratça savuruyoruz. Yaprak misali, hazanları seyrediyoruz sonra. Hayır, mutlaka tekrarı olmalı bu hayatın. Çünkü çok kısa ve kıymetli. Büyükleri nasihatleri, tavsiyeleri pek de dinlenmez. Bunun birçok sebebi vardır. Tecrübeler yaşanmadıkça tecrübe olmaz, herkesin yaşadığı kendine münhasırdır,  zaman ilerledikçe koşullar farklılaşır v.s. v.s. v.s… Bu liste uzatılabilir. Yaşlılarımız ‘ ben sana demiştim’ diye hayıflanırken, unutmuşlardır vakt-i zamanında kendilerinin de büyüklerini dinlemeyip yaşayarak öğrendiklerini.

       Heybeler dolduruyoruz, kimi mutluluk yüklü, kimi keder, kimi acı, kimi sevinç. Rengârenk heybelerimiz oluyor yaşımız ilerledikçe. Bu heybedekileri toprağa tohum eker gibi dağıtmak istiyoruz. Dağıtırken de haksızlıklar ettiğimiz, faydalı olduğumuz, rehberlik yaptığımız, can yaktığımız oluyor. Örneğin tipik örnektir; gelin- kayınvalide ilişkisinde her gelin yaşadığını yaşatmak ister ya da evlatlarımızdan bizim yapamadıklarımızı, başaramadıklarımızı yapmalarını- başarmalarını isteriz, Onların fikrini hiç sormadan.

       Çok önemli bir nokta da şudur; bize yaşatılanları yaşatmadan ve başkalarına yaşattıklarımızı yaşamadan ölmüyoruz. Tam da bu sebeple yaşadıklarımıza da yaşattıklarımıza da çok dikkat etmek zorundayız. Çünkü geleceğin kökleri geçmişte saklıdır.

       Bu satırlarının yazarının heybesi en çok hüzün dolu olsa gerek ki;      ismini ‘hüzünlü kalem’ koymuşlar. Konuşamadıklarımızı, anlatmaya cesaret edemediklerimizi yazdığımızı öğrendiğimden bu yana suskunluğum daha da arttı. Artık en sevdiklerim ile dahi konuşamıyorum.

Bir sahilde denizin uçsuz maviliğini seyrederken avucumu sıkı sıkı kapatmışım. İçindeki hüzünler görünmesin diye…

 Nihayet sevgiye giden tüm yollara koşarak; nefrete giden yolları tersten yürüyerek yaşamaya çalışmalıyız. Zira hayat kendiliğinden ne iyi ne kötüdür; hayata iyiliği ve kötülüğü katan bizleriz. Ömrün her anı bir karar meselesi ise verilecek kararların doğruluğu yaşamın kalitesini yükseltecektir. Unutulmaması gereken tek bir gerçek vardır: Yaşamın anahtarı ve tüm sırların şifresi sevgidir.

Aşk ile eyvallah…

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • DİKKAT DOKUNAN YANAR

    04 Eylül 2025 Köşe Yazıları

    Son zamanlarda Türkiye’nin gündeminde hep yolsuzluk ve hırsızlıklar var. Hiç umulmayan  kişilerden neler, neler çıkıyor. Özellikle CHP’li belediyelerin  her gün organize işleri ile gözlerimizi açıyoruz. Ama hırsızın sağı, solu olmaz … Bizler;’’ hırsızlık yapan kızım Fatıma’da olsa da elini kesin’’ diyen peygamberin ümmetiyiz. Kim yapıyorsa mutlaka üzerine gidilmelidir. Toplum bu konuda iyice sıradanlaştı … İnsanlar,  önemsemedikleri gibi dürüst olanları bile saflıkla itham ederek neredeyse  yolsuzluğa teşvik ediyor. Hal ...
  • BİZ OLMAK

    17 Haziran 2025 Köşe Yazıları

    İnsanın hayatında; uğraşı, emek, alın teri, çaba, istek, azim, cesaret, hoşgörü, paylaşım, yardımsever olmak, istişare, iyi niyet, risk gibi unsurlar hep var olmuştur. Ayrıca, kişilere göre değişkenlik arz eder. Diğer yandan, normal bir in- sanda olmaması gereken bir takım unsurlar da, maalesef zaman zaman kendini göstermiştir. Bunlardan, yalnızca biri da- hi, insan yaşamını menfi olarak etkilemeye yetiyor, artıyor bile. Nedir bunlar diye aklımızdan soru geçebilir. İşte bir kaçı. Kıskançlık, miskinlik, haset, nefret, kin, hin, hazımsızlık, peş...
  • RAÇHAEL  KORRIA’YI YI ÖZLEMLE ANIYORUZ

    10 Haziran 2025 Köşe Yazıları

    1969’da İsrail askerleri Kudüs’te Müslümanların kutsal merkezlerinden Mescid-i Aksa’da büyük bir yangın çıkartıyor. O sırada İsrail Başbakanı olan Golda Meir şunu söylüyor: “O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Sandım ki, Müslümanlar dört bir taraftan İsrail’e girecek. Lakin sabah oldu ve korkulan olmadı. İslam ülkelerinin gazetelerinde bile bu olay haber olmamıştı.  İşte, o zaman idrak ettim ki, biz dilediğimizi yapabiliriz. Zira bu ümmet uyuyan bir ümmettir”. İşte hakikaten Siyonist  İsrail o günden bu güne tam ...
  • İNFAK’TA YARIŞ İNSANI ÖZGÜRLEŞTİR

    28 Mart 2025 Köşe Yazıları

    Sahabe İnfakı imanın en önemli gerçeği olarak kabul etmiş bu uğurda birbirleriyle yarışmıştır.  ‘’Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe  asla iyiliğe erişemezsiniz şüphesiz ne infak ederseniz Allah onu bilir’’  ayeti,  sahabenin İnfak anlayışının temelini oluşturmuştur.  Ayet, iyiliğe ve hayra erişmek için sadece  iman etmenin yeterli olmayacağını ifade ederken İnfak etmeninin dinde en belirgin ölçü olduğunu vurgulamıştır. Bu ayet aynı zamanda Müslümanları sınamaya tabi tutarak onların iman ölçülerini test etmiştir...