logo

EĞİTİM BİLİNCİ VE ÖZE DÖNME İHTİYACI

Mustafa Aygün

Mustafa Aygün
mustafaaygun3458@hotmail.com


Ülkemizde uygulanan genel geçer, günü kurtarmaya dönük, yüzeysel, şekilci, ayını zamanda topluma “eğitim reformu” şeklinde sunulan, iktidardan iktidara hatta aynı iktidarın bakanından bakanına değişen eğitim politikaların, her birinin aynı şekilde başarısızlığa mahkûm olması üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.

Eğitimcilerin, bu konu üzerinde kafa yorması, eleştiri getirmesi, çözüm üretmesi, kamuoyu oluşturması topluma olan borçlarıdır. Ne yazık ki gerek eğitimciler gerekse öğrenci velileri suyun akışına kendilerini kaptırmış sadece kendi çocuklarının/sınıflarının/okullarının “kurtuluşu” için kafa yoruyorlar. Ama unuttukları nokta, eğitimde bireysel kurtuluşun olmadığı, eğitilemeyen ya da yanlış eğitilen her çocuğun, toplum için potansiyel bir tehlike olduğudur.

Eğitim alanında bunca probleme rağmen eğitim üzerine yazılan kitapların çoğu yabancı yazarlara ait çeviriler. Yerli yazarlarımızca, halkın anlayacağı üslupla yazılan kitap sayısı ise son derece sınırlı. Size bu yazımda her eğitimcinin okuması ve üzerinde düşünmesi gereken bir kitap önereceğim. Prof. Dr. Engin Aslanargun’un Eğitim Bilinci (Eğitimde Öze Dönüş Felsefesi). Toplumun ve devleti yönetenlerin genelinin memnun olmadığı ve her ortamda üst perdeden dile getirdikleri eğitimdeki sıkıntıların asıl kaynağının ne olduğu, neden eğitim felsefemizi değiştirmemiz gerektiğini gayet akıcı bir üslupla açıkladığı kitabı.

Eğitim, insanı kalıba sokma, değer aşılama, topluma adapte etme dolayısıyla vatandaşlara yön verme noktasında en uzun ancak en etkili yöntemdir. Yazar, Tanzimat’tan beri modern diye halka sunulan eğitim uygulamaların, toplumun kültürel, siyasal, ekonomik dönüşümünü hedeflediğini açıklayarak başlıyor kitabına. Modern olarak adlandırılan ve ülkemizde uygulamaya konulan eğitimin anlayışının pozitivist, seküler, bilimsel, batıcı ulusalcı, tek tipçi ve otoriter bir bakış açısına sahip oluğunu; Batı’nın yaşamsal deneyimlerinden ortaya çıkan ve Batılı değerler sistemine uygun olan bu anlayışın neden toplumumuzda dirençle karşılandığını açıklayarak devam ediyor. Eğitim sisteminin aşağıdaki sorulara cevap verip vermediğini tartışmaya açıyor. Eğitim bireyin hayatında karşılaşacağı problemleri çözebilecek yöntemleri gösterebiliyor mu; düşünmeye tartışmaya, analiz etme ve yorumlamaya sevk edebiliyor mu; bir arada yaşama ve saygı kültürü kazandırabiliyor mu; tarih, kültür, gelenek gibi paylaşılan değerler konusunda ortak bir anlayışı yansıtıyor mu; toplumun beklenti ve ihtiyaçlarına uygun mu kısaca insanlara mutlu ve barışık olma yollarını gösterebiliyor mu?

“Türkiye’deki eğitim sistemi ve modern eğitim, eğitim özgürlük ilişkisi, eğitim-insan tabiatı ve gerçeklik arayışı, eğitim ve şiddet, yeni bir eğitim arayışına doğru” gibi dikkat çekici başlıkların altında düşüncelerini aktaran yazar, mevcut eğitim sisteminin pozitif paradigma çerçevesinde şekillendiği için büyük oranda insanların maddi ve fizyolojik ihtiyaçlarına odaklandığını, insanın manevi yönünü önemsemediğini, sadece hazzını ön plana aldığını, ben merkezciliği kutsadığını dolayısıyla kendine ve toplumuna yabancılaşmış, sadece kendi zevkini ve mutluluğunu düşünen bencil bireyler yetişmesine neden olduğunu açılıyor. Pozitif paradigmanın eğitime yansıması olarak davranışçı eğitim yaklaşımının halen devam ettiğini, davranışçı ekolün hayvanlar üzerinde yapılan denemelere, fen bilimlerinde yapılan araştırmalara ve kontrollü ortamlarda yapılan deneylere dayandırıldığını halbuki insanın çok yönlü bir varlık olduğunu, davranışçı ekolün varsayımlarının insanların doğasına uygun olmadığını belirtiyor. Türkiye’de eğitim sisteminin yerli ve milli olmadığını, toplumun kültürel kodlarına yabancı olduğunu, oryantalist, kopyacı, indirgemeci bakış açısını yansıttığını ve sağdan soldan alınan ithal yöntemlerle eğitim sorunlarının katmerleştirildiğine vurgu yapıyor. Nurettin Topçu, Fuat Sezgin gibi düşünür ve bilim adamlarından alıntılarla desteklediği görüşlerini, bilimsel ilerlemenin insanlığın ortak malı olduğunu, bilimsel ilerlemenin sadece Batıdan kaynaklanmadığını, İslam alimlerinin bilimin Batıya aktarılmasında ve yaptıkları bilimsel çalışmalar ile bugünkü bilimsel ilerlemede katkısı olduğunu, aşağılık kompleksinden kurtulmak gerektiğini açıklarken diğer yandan üç asırdır süren kopyacı eğitim anlayışın neden toplumda karşılık bulamadığını anlatmaya çalışıyor.

Yazar, çözümün, toplumsal yapıya ve insan beklentilerine uygun gerçekçi bir eğitim sistemi inşa etmekten geçtiğini, mevcut batılı, pozitif anlayışın terk edilmesi gerektiğini, “yiğit düştüğü yerden kalkar” atasözden hareketle diline, dinine, kültürüne, tarihine kısaca özüne yabancılaştırılmış, milletine ait değerlerini hakir görecek hale gelmiş adeta mankurtlaştırılmış bir toplumun eğitimcilerine özünüze dönün diyor.

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İSTANBUL’UN TARİHİ YAPILARI – 2

    15 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    Yazarlarımızdan Mecit Bülent Yeşil, İstanbul'un tarihi yapıları ile ilgili değerlendirmesinin 2. bölümünü yazdı. Pera Palas Meşrutiyet Caddesi’nde yer alan Pera Palace Hotel, günümüzde müze otel olarak kullanılıyor. Romanlara ve filmlere konu olan Orient Ekspresi, İstanbul-Paris tren seferlerine başlayınca Avrupa standartlarına uygun bir otele ihtiyaç duyuldu ve 1892’de Pera PalaceHotel’in yapımına başlandı. Alexandre Vallaury’nin imzasını taşıyan ikonik yapı; Art Nouveau, neoklasik ve oryantalist mimari üslupları bir arada barındı...
  • LEONARDİT’in Tanımı

    09 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    İTO 81.Doğal ve İşlenmiş Katı yakıt Meslek Komitesine kayıtlı müteşebbisleri temsil eden bir sorumlu olarak bu bilgiyi sizlerle paylaşmayı en büyük görevlerden birisi olarak addediyorum.((KÖMÜRÜN HAM HALİ olarak değerlendirebileceğimiz bir mineral leonardit.Son zamanlarda tarımda tamamlayıcı bir şekilde kullanılmaya başlanan ve aranan duruma gelen üründen bahsediyorum)).KÖMÜRÜN KULLANIM ALANLARINI SAYARKEN GENÇ KÖMÜRLER GÜBRE OLARAK DA KULLANILABİLİR PRENSİBİNİ SÜREKLİ VURGULUYORUZ.ÜLKEMİZDE BOL MİKTARDA BULUNAN LEONARDİT NİMETİNİ VURGULARKEN ...
  • GALİBİN SAHİBİ ÇOK,  MAĞLUBUN HİÇ OLMAZMIŞ 

    06 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    Eğri oturup doğru konuşmak lazım  diye meşhur bir söz vardır. Belediye seçimlerini geride bıraktık. Türkiye genelinde halkın  sağduyusu ile huzurlu bir seçim atmosferi yaşadık. İstisnalar hariç bir Allah’ın Kulunun burnu kanamadı. Analiz kısmına gelince;  tebrik etmek lazım seçimin galibi Türkiye genelinde  CHP oldu. Çünkü,  Millet İttifakı halk tabanında birleşirken, Cumhur İttifakı  ise dağılarak seçime gitti..  Elbette seçim sonuçlarının sadece sebebi bu değil. Ekonomik zorluklar, emeklinin çilesi, enfl...
  • MEVLÜT BEY’İ NEDEN DESTEKLİYORUZ

    27 Mart 2024 Köşe Yazıları

    31 Mart Yerel yani belediye seçimlerine 3 beş gün kala elbette görüşümü açıklamak zorunda olup net tavır sergilemek durumundayım. Kağıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin Bey’in seçim çalışmalarını yakından takip eden bir kardeşiniz olarak birkaç cümle yazmak istedim . En dikkatimi çeken çalışmalardan biri mahallerde gerçekleştirdiği  ‘’Söz Siz’de’’  programlarıdır. Oldukça ilginin olduğu ve vatandaşların cesurca hasbihal ettiği bu söyleşilerde,  dikkatimi çeken şu sözleri buraya da almak istedim. Ne dediler?  Kağ...